Nebizade Nazım genç yaşta kaybettiğimiz Tanzimant dönemi yazarımızdır.
Zehra kitabını okurken karışık duygular hissettim önce size kitabın konusundan kısaca bahsedeyim.
Şevket efendinin kızıdır, Zehra. Güzel, allımlı ama aşırı derecede kıskanç olan bir kızımızdır. Şevkettin yanında çalışan yakışıklı, iyi huyulu -gün geçtikçe bu huydan eser kalmıyor- bir delikanlı olan Suphiye kızının kıskançlıklarınıdan dert yakınır. Suphi gün geçtikçe Zehrayı aklından çıkaramaz sürekli düşünür onu ve bir gün iş için evlerine gider ve orada karşılaşırlar. O günden sonra Şevket bey Suphinin hallerini anlar ve kızını ona vermeyi teklif eder. Ve evlenirler çok güzel yedi, sekiz ay geçirlirler lakin Suphinin annesi eve hizmet etsin diye güzel mi güzel genç hizmetçi bir kız getiri ve herşey böyle başlar.
Açıkçası ben bir çok kabahati Suphide buluyorum tabikide Zehrada kıskançlıkta ileri gitti ama Suphide Zehranın kıskançlılarını doğrular meziyetler yapmaya başladı. Kitabı okurken Suphiyi hiç sevmedim, etrafındaki insanlara yaşatıkları, ahlakının giderek bozulması, heveslerinin kölesi olması gibi birçok kötü diyebileceğimiz alışkanlıklar edindiyor. Yaşadıklarında Zehranın intikam duygusu yüzünden , yaptıklarınında payı vardı tabiki ama kendisi eğer ahlakını koruyabilseydi belkide hiç birini yaşamayacaktı.
Türk edebiyatının ilk psikolojik roman denemesi olarak geçiyor Zehra.
Keyifli okumalar.