Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Orta Boy

Zülfikâr Mecmuası

Bediüzzaman Said Nursî

Zülfikâr Mecmuası Gönderileri

Zülfikâr Mecmuası kitaplarını, Zülfikâr Mecmuası sözleri ve alıntılarını, Zülfikâr Mecmuası yazarlarını, Zülfikâr Mecmuası yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Şimdi, ey mülhid-i bîhuş! ''Muhammed-i Arabî (علیه السلام) akıllı bir adamdı.' deyip geçme. Çünkü şu umur-u gaybiyeye dair ihbârât-ı sadıka-i Ahmediye (علیه السلام) iki şıktan hâli değil: Ya diyeceksin ki, o zât-ı kudsîde öyle keskin bir nazar ve geniş bir dehâ var ki, mâzi ve müstakbeli ve umum dünyayı görür, bilir ve etraf-ı âlemi ve şark ve garbı temâşâ eder bir gözü ve geçmiş ve gelecek bütün zamanları keşfeder bir dehâsı vardır. Bu hal ise beşerde olamaz; eğer olsa, Hâlık-ı âlem tarafından verilmiş bir harika, bir mevhibe olur. Bu ise, tek başıyla bir mucize-i âzamdır." (19. Mektub)
Hayrat Neşriyat
هانگى شيئه باقسەڭ شیادت ایدركە بو فانیدن صوڭرە بر باقی وار
Reklam
Hiç mümkün müdür ki: Gökte, yerde, karada, denizde; yaş kuru, küçük büyük, âdî, âlî (basit-kıymetli) herşeyi kemâl-i intizam ve mîzan (büyük bir düzen ve denge) içinde muhâfaza edip, bir türlü muhâsebe içinde netîcelerini eleyen bir hafîzıyet (muhâfaza edicilik); insan gibi büyük bir fıtratta (yaratılışta), hilâfet-i kübrâ (yeryüzünün halîfesi olmak) gibi bir rütbede, emânet-i kübrâ (en büyük emânet) gibi büyük vazîfesi olan beşerin (insanın), rubûbiyet-i âmmeye temâs eden (Allah’ın âlemdeki bütün varlıkları terbiye ve idâre etmesiyle alâkası olan) amelleri ve fiilleri muhâfaza edilmesin, muhâsebe eleğinden geçirilmesin, adâlet terâzisinde tartılmasın, şâyeste (lâyık) cezâ ve mükâfât çekmesin? Hayır, aslâ!”
Zülfikar Mecmuası
"...insanın ebede uzanmış emelleri ve kâinatı ihata etmiş efkârları ve ebedî saadetlerinin envaına yayılmış arzuları gösterir ki, bu insan ebed için halk edilmiş ve ebede gidecektir. Bu dünya ona bir misafirhanedir ve ahiretine bir intizar salonudur."
Sayfa 489 - Zehra Yayıncılık
Zülfikar Mecmuası
"...Hayr-ı mutlaktan hayır gelir. Cemîl-i Mutlaktan güzellik gelir. Hakîm-i Mutlaktan abes bir şey gelmez..."
Sayfa 484 - Zehra Yayıncılık
Zülfikar Mecmuası
"...O (s.a.v.) zat nasıl ki risaletiyle, hidayetiyle saadet-i ebediyenin sebeb-i husûlü ve vesile-i vüsûlüdür. Onun gibi, ubudiyetiyle ve duasıyla o saadetin sebeb-i vücudu ve Cennetin vesile-i icadıdır."
Sayfa 465 - Zehra Yayıncılık
Reklam
Zülfikar Mecmuası
"...Nasıl ki şu âlem bütün mevcudatıyla Sâni-i Zülcelâline kat’î delâlet eder. Sâni-i Zülcelâlin de sıfat ve esma-i kudsiyesi, dâr-ı ahirete delâlet eder ve gösterir ve ister."
Sayfa 464 - Zehra Yayıncılık
Zülfikar Mecmuası
"...bir şeyden her şeyi yapmak ve her şeyi bir tek şey yapmak, her şeyin Hâlikına has bir iştir."
Sayfa 453 - Zehra Yayıncılık
Zülfikar Mecmuası
"...eserleriyle azameti anlaşılan şu muhteşem, zevalsiz saltanat; böyle geçici, devamsız, bîkarar, ehemmiyetsiz, mütegayyir, bekasız, nâkıs, tekemmülsüz umurlar üzerinde kurulmaz, durulmaz. Demek, ona lâyık, daimî, müstekar, zevalsiz, müstemir, mükemmel, muhteşem umurlar üzerinde duruyor. Demek bir diyar-ı âher var; elbette o makarra gidilecektir."
Sayfa 446 - Zehra Yayıncılık
Zülfikar Mecmuası
“Ey bizi nimetleriyle perverde eden sultanımız! Bize gösterdiğin numunelerin ve gölgelerin asıllarını, menbalarını göster. Ve bizi makarr-ı saltanatına celbet. Bizi bu çöllerde mahvettirme. Bizi huzuruna al. Bize merhamet et. Burada bize tattırdığın leziz nimetlerini orada yedir. Bizi zeval ve teb’id ile tazib etme. Sana müştak ve müteşekkir şu mutî raiyetini başı boş bırakıp idam etme.”
Sayfa 442 - Zehra Yayıncılık
Reklam
Zülfikar Mecmuası
"İşte gel, bak, bu harika zatın yüzer zâhir ve bâhir kat’î mucizelerinin kuvvetine ve dinindeki binler âlî ve esaslı hakikatlerine istinaden bütün davalarının esası ve bütün hayatının gayesi, Vacibü’l-Vücudun vücuduna ve vahdetine ve sıfatına ve esmasına delâlet ve şehadet ve O Vâcibü’l-Vücudu isbat ve ilân ve ilâm etmektir."
Sayfa 435 - Zehra Yayıncılık
Zülfikar Mecmuası
"Hem, imanda, öyle fevkalâde bir kuvvet ve harika bir yakîn ve mucizâne bir inkişaf ve cihanı ışıklandıran bir ulvî itikad taşımış ki, o zamanın hükümranı olan bütün efkârı ve akideleri ve hükemanın hikmetleri ve ruhanî reislerin ilimleri ona muarız ve muhalif ve münkir oldukları halde, onun ne yakînine, ne itikadına, ne itimadına, ne itminanına hiçbir şüphe, hiçbir tereddüt, hiçbir zaaf, hiçbir vesvese vermemesi ve maneviyatta ve meratib-i imaniyede terakkî eden başta sahabeler, bütün ehl-i velâet, her vakit onun mertebe-i imanından feyz almaları ve onu en yüksek derecede bulmaları, bilbedahe gösterir ki, imanı dahi emsâlsizdir."
Sayfa 432 - Zehra Yayıncılık
Zülfikar Mecmuası
"Hem, tebliğ-i risalette ve nâsı hakka davette o derece metanet ve sebat ve cesaret göstermiş ki, büyük devletler ve büyük dinler, hatta kavim ve kabilesi ve amucası ona şiddetli adavet ettikleri halde, zerre miktar bir eser-i tereddüt, bir telâş, bir korkaklık göstermemesi ve tek başıyla bütün dünyaya meydan okuması ve başa da çıkarması ve İslâmiyeti dünyanın başına geçirmesi isbat eder ki, tebliğ ve davette dahi misli olmamış ve olamaz."
Sayfa 431 - Zehra Yayıncılık
Zülfikar Mecmuası
“Böyle ayn-ı hak ve hakikat bir fermanın tercümanı ve tebliğ edicisi bir zatta (a.s.m.), fermana cinayet ve ferman sahibine hıyanet hükmünde olan yalan olamaz ve bulunamaz.”
Sayfa 430 - Zehra Yayıncılık
Zülfikar Mecmuası
“Bu kadar ahlâk-ı hasene ve kemalâtla beraber, bu kadar mucizat-ı bâhiresi bulunan bir zat (a.s.m.) elbette en doğru sözlüdür. Ahlâksızların işi olan hileye, yalana, yanlışa tenezzül etmesi kabil değildir.”
Sayfa 430 - Zehra Yayıncılık
Zülfikar Mecmuası
"...O asır, hakikaten, o zat (a.s.m.) ile bir saadet-i beşeriye asrı olmuş. Çünkü, en bedevî, en ümmî bir kavmi getirdiği nur vasıtasıyla kısa bir zamanda dünyaya üstad ve hâkim eylemiş..."
Sayfa 429 - Zehra Yayıncılık
771 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.