Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ayşegül

Geriye tek bir cümle kalacaktı; VATAN SAĞOLSUN!
Reklam
… sanki yaşamımda çok istediğim halde tamamlayamadığım, sanki yarıda kalmış bir şey vardı. Garip olan da bunun ne olduğunu bilmememdi.
“Yabancıları büyülemek için gelmedim bu dünyaya. Sadece yaşamaya çalışıyorum. Etrafımdaki insanlarında normal olmasını istiyorum.”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Çoğu zaman kendimi genç bir bedene hapsolmuş yaşlı bir ruh gibi hissediyordum.
“Bazen bazı şeyler olur ve onları anlayamazsın. Haklı göstermek için bir neden bulmaya çalışırsın ama her zaman bir yanıt olmaz. Hayat bu.”
Reklam
“Şu an işler kötü görünüyor olabilir ama başınızdan daha kötüsünün geçtiğini ve hayatta kaldığınızı hatırlamalısınız.”
Ruhunu intikam zindanından kurtar önce. “Kinini şahsi düşmanlıklarla küçülteceğine, Allah düşmanlarına tevcih ederek büyüt, mânâ kazandır. Önce nefsinle savaş, onu yen.”
İnanmak, gayret etmekti. Kuru bir söz değildi iman. Vatan diye bir yer vardı ve sınır konulmuyor, sonu bulunmuyordu. Mahdut değildi o. Gidebildiğim her yer vatan olacak diye inandım ve geri durmadım bu gaye uğrunda çarpışmaktan. Ölmeyi daha ilk anda göze almıştım ben zaten. Ölüm beni korkutmuyordu. Davamdan vazgeçtiğim gün zaten ölmüş olurdum.
Zira omuzlarımızda yük vardı. İslamın sancağı bizim elimizde duruyor ve “Müslümanım” demek bile bir büyük mesuliyet oluyordu omzumuzda. Hem böyle bir iddanın büyük bir izzeti vardı. Ve zelil olmamalıydı ismi Müslüman olan her kim olursa. O vakit bu izzeti, bu maksadı anlatmak gerekti herkese.
İnanmak durmak değildir zira. İnanmak gitmektir, inanmak yürümektir ve inanmak gayrettir. Hem dahi kabul edemez bizim gibiler zalime sessiz kalmayı ne içine sindirir ne durabilir. Hür olmak için, dini yaymak için ve zalimin karşısında durmak için can verir. Hürriyet inanmaktır zira. İnanmayan her vakit zindandadır. Ve esareti kabul etmez cesareti kendine şiar edinenler.
Reklam
Zira ezan sesi hürriyetin sesiydi, ezan sesi merhametin sesiydi ve bütün zalimlere meydan okumaya bir “Allahuekber” yeterdi.
Kimse tam anlamıyla dürüst değildir. Başkalarına yalan söylemesek bile, genelde kendi kendimize yalan söyleriz. İyi kelimesiyse farklı insanlara farklı şeyler ifade eder.
Eğer bu gerçekten bir oyunsa, ne sorduğunun hiçbir önemi olmayacak. Ne tür cevaplar alırsa alsın hepside hayal ürünü olacaktır. Peki, ya oyunun bazı bölümleri gerçekse?
“Gelecek, geçmişe oldukça benzer; oluşumunu büyük oranda tamamlamıştır ama her zaman değiştirilebilir de…”
İnsanlar azıcık bile Caraval sihri için bir dolu para harcamaya ya da en derin sırlarını vermeye gönüllü oluyorlar. Ancak, adil oynamayanlar genelde en büyük öderler.
295 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.