Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Aybüke Nacak

Aybüke Nacak
@kittenbuq
okur, çizer, dinler, izler, gezer
grafiker
türkiye
1 okur puanı
Mart 2022 tarihinde katıldı
tüm idealistler, hizmet ettikleri davaların her şeyden önce dünyanın tüm öteki davalarından üstün olduğunu düşünürler. Kendi davalarının biraz olsun başarılı olması için, bu davanın tüm öteki insan girişimlerine gerekli olan aynı pis kokulu gübreye açıkça ihtiyacı olduğuna inanmak da istemezler. ''bir düşüncenin var olması zıt ideolojilerin var olmasıyla paraleldir''
Reklam
Ömer Hayyam
celladına aşık olmuşsa bir millet ister ezan, ister çan dinlet itiraz etmiyorsa sürü gibi illet müstehaktır ona her türlü zillet.
adil olmaz incitirse şayet Tanrı seni; adil değilse şayet, o vakit Tanrı olamaz.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
nefret geçer, diktatörler ölür, özgürlük ölmez
ataol behramoğlu'ndan nasıl yaşamalı insan
''Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır Kopmaz kökler salmaktır oraya Kucakladın mı
Reklam
orhan veli kanık'tan tanrı'ya şükür
''Ne hoş, ey güzel Tanrım, ne hoş mavilerde sefer etmek! Bir sahilden çözülüp gitmek Düşünceler gibi başıboş. Açsam rüzgara yelkenimi; Dolaşsam ben de deniz deniz Ve bir sabah vakti, kimsesiz Bir limanda bulsam kendimi. Bir limanda, büyük ve beyaz... Mercan adalarda bir liman.. Beyaz bulutların ardından Gelse altın ışıklı bir
şükrü erbaş'ın dizelerinden bir pare
''Gökyüzünü öpmek isterdim Ömür hanım, gözlerimle değil dudaklarımla. Yoruldum bulutları kirpiklerimde taşımaktan. Delilik mi dedin? Kim bilir... Belki de yerde sürünmenin bir tepkisidir bu, ya da ne bileyim bilinçsiz bir aykırı olmak duygusu. Gökyüzü de olmak isteyebilirdim değil mi? Kim ne diyebilir ki? Kimseler görmedi Ömür hanım, bu dünyadan ben geçtim. İçimde umudun kırk kilitli sandıkları, elimde bir avuç düş ölüsü yüreğim -içinde senin ve benim ağırlığım- benim olmayan bir garip gülümsemeyle yüzümde, incelik adına, ben geçtim. Yerini bulmamış bir içtenlik, yanılmış bir saygı ve bir hüzün eğrisi olarak ilişkilerin gergefinde, ördüm ömrümün dokusunu ilmek ilmek. Beni cam kırıklarıyla anımsasın insanlar, savrulan bir yaprak hüznü ve dağınıklığı ile... Yükümü yanlış bedestanlara çözdüm. Ezilmiş bir gül hüznü var yüreğimde. Saatlerce dayak yemiş bir sanığın çözülmesi içindeyim. Ürperiyorum. Bir at kestanesi durmadan yaprak döküyor yalnızlığın sokaklarında, örtüyor ömrümün ilk yazını. İçimde bir çocuk, yalın ayak koşuyor yaşlılığa doğru, binlerce kez yenilmiş umut ölülerini çiğneyerek. Sahi yaşlılık, derin bir iç çekiş, yanılmış bir çocukluk olmasın Ömür hanım?''
tanrı, insan ve yaratılış
tanrılar insanları ve diğer varlıkları kil ve ateşten yarattı. onlara hayatta kalmaları için ihtiyaç duydukları özellikleri verdiler. kimine kürk, kimine uçmak için kanat verdiler. sıra insana geldiğinde tanrıların hiç hediyesi kalmamıştı. o yüzden insan çıplak, savunmasız, doğanın ortasında doğdu.