Böyle rahat uyuman büyük bir şans yavrum, ileride, büyüdüğün zaman, uykusuz geçireceğin günler de olacak. O uykusuz geceler herkesin başına gelir, kimse kurtulamaz. Ama daha vakit var o günlere. Şimdi uyu, rahat uyu yavrum, güzel rüyalar gör.
Çordon çok başka bir şey düşünüyordu: Ruhunun tâ derinliklerine gömülen, ama orada bile küllerin altındaki köz gibi hep canlı duran o özlem acısı, o yürek sızlatan hasret duygusu, kırlangıçlar uçup giderken uyanıvermişti birdenbire. Ve o anda, göğsünün üzerinde yeni bir güçle alev alev yanmaya başlamıştı. Uzun yıllar önce bu dünyayı terkedip giden oğlu için duyduğu üzüntüden başka bir şey değildi bu.
Arabayı durdurdum ve doğan güneş ışınlarıyla yıkanan engin bozkırı seyre daldım. O anda dünyanın en mutlu, en güçlü, hatta en güzel insanı bendim. Kutlu ol ey Anarkay ülkesi, kutlu ol!
Ruhunun tâ derinliklerine gömülen ama orada bile küllerin altındaki köz gibi hep canlı duran o özlem acısı, o yürek sızlatan hasret duygusu kırlangıçlar uçup giderken uyanıvermişti birden.
“İnsan kalbi böyledir; onu kolayca dondurabilirsiniz, ama çok zor eritir, çok zor ısıtırsınız. Bazen hiç çözemeyiz o buzu. Bunun da sonucu bir sinir zayıflığı, bir sinir hastalığı olur.”
- Aman Tanrım, onun var ya da yok olmasından kime ne? Kimin ihtiyacı var onun kim olduğunu bilmeye?
- Kendisinin! Kendisi kim olduğunu bilecek ya! En önemlisi budur işte! Kendisinden kaçamaz! dedi Çordon.