* 1995'ten beri Şanlıurfa Göbeklitepe'deki arkeolojik kazıların başkanlığını yürüten Prof. Klaus Schmidt, Almanya'da öldü. Göbeklitepe, o güne kadar bilinen tarihi değiştirmiş, insanlığın en eski tapınak merkezi olduğu anlaşılmıştı. 2010'da M.Ö. 9000 senesine ait " insan başı heykeli" ortaya çıkarılmış, ortaya çıkarıldığı gün çalınmıştı. Kültür Bakanlığımız eşi benzeri olmayan bu heykel çalındığı için, Prof. Klaus Schmidt'e 150 bin lira ceza kesmişti. 11 bin 600 senelik heykele, sadece 150 bin lira... Prof.Schmidt 150 bin liralık para cezasını ödemiş ve hiçbir şey olmamış gibi kazılara devam etmişti. *
Sayfa 254Kitabı okudu
Göbekli Tepe'deki daire planlı dikilitaş yapıları, Zerdüşt inanırlarının ölü gömme adetleri için ideal dakhmahlar sunmaktadır. Burada, Göbekli Tepe'de ele geçen kemik buluntular arasında leş yiyen karga türü kuşların oranının %50 olduğunu söylemek gerekmektedir. Bulunan akbaba kemikklerinin sa­yısı da hiç az değildir. Belki bu hayvanlar, uzaklara bakabilecekleri böylesi yerleri çok seviyorlardı, ama belki de burada aynı zamanda "yiyecek" bir şeyler de buluyorlardı.
Sayfa 133 - Sie baııten die ersten Tempel, ©2007 Arkeoloji ve Sanat Yayınları [ISBN: 978-9944-75-021-9]Kitabı okudu
Reklam
M.Ö. 10.000 ve 9.000'de, Fırat ve Dicle arasındaki geniş alanda tanınan bir sembol sisteminin olduğu açık­ça anlaşılıyor. Bunların kapsadığı anlamları henüz bilmemekteyiz, ancak bu işaretler, eski dönem insanı tarafından, kültürel bellek deposu için araç olarak kullanılmıştır.
Sayfa 225 - Sie baııten die ersten Tempel, ©2007 Arkeoloji ve Sanat Yayınları [ISBN: 978-9944-75-021-9]Kitabı okudu
Tarihi eser kaçakçıları yine iş başında
i.arkeolojikhaber.com/pool_file/2018/... Bugün artık "Urfa Heykeli", insanın yaptığı, bütün ola­rak ele geçirilmiş en eski heykel olarak dünyaca yaygın bir üne sahip olma yolunda; çünkü bu buluntu hiç kuşkusuz Nevali Çori ve Göbekli Tepe ile aynı döneme aittir. Malesef ele geçme şekli tam olarak açıklık kazanamamıştır. Kesin olan, Urfa'nın eski kent merke­zinde 80'li yıllarda bir bina altı garaj yapımı sırasında bulunduğuydu. Söz konusu buluntu yeri, kutsal pınarların hemen kuzeyinde yer almaktadır. Görünen o ki, bu kitabın girişinde adı geçen "Kallirhoe" daha Taş Çağı'nda kutsal bir yerdir; zaten Urfa Heykeli'ni kutsal bir kontekstin dışında düşünmek çok zor. Urfa pınarlarında bir Taş Çağı kutsal alanını arkeolojik olarak araştırmak neredeyse imkansızdır. Bunun birinci nedeni, eski kent merkezindeki yoğun yapılaşma, -daha da önemlisi- Müslüman inancında Hz. ibrahim'in doğum yeri olması ve kutsal pınarlar nedeniyle bir ziyaret yeri olan buradaki yapılardır. Müslümanların dini duygularına saygı, burada arkeolojik bir kazı yapma düşüncesini ortadan kaldırmaktadır. arkeolojikhaber.com/haber-sanliurfa...
Sayfa 226 - Sie baııten die ersten Tempel, ©2007 Arkeoloji ve Sanat Yayınları [ISBN: 978-9944-75-021-9]Kitabı okudu
Binlerce yıldır dokunulmamış, eski dönemlerde ceylanların otladığı, günümüzde koyun ve keçilerin dolaştığı. hafifçe şekil almış yamaç yüzeyinden şaşırtıcı şekilde yükselen "T" başlı dikili taşlar görülür. insan elinden çıkmış taşlar, otlayan hayvanların çobanlarını pek ilgilendirmemiş ve böylelikle birkaç yıl öncesine kadar hiçbir bilim insanı bu durumu farkedememiştir. Buna rağmen, kesin olarak Taş Çağı'na tarihlenen ve çok iyi korunagelmiş mimarisi ile burasının araştırmaya değer olduğu hiç kuşku götürmez. Acaba Fırat ve Dicle arasında önümüzdeki on yıllarda bizlerin Taş Çağı resimleri ve bunların kültürel bağlamları hakkındaki bilgilerimizi geliştirecek kaç tane daha Sefer Tepe ve Karahan yer almakta? Sonuç olarak, Göbekli Tepe'deki resim bilmecesini çözmek, araştırma çalışmalarının yayılması, iyileştirilmesi ve kontekstler arası bağlantıların kurulması ve atalarımızın yaşamının daha iyi anlaşılması, gerçekten öncelikle bir sabır işidir.
Sayfa 227 - Sie baııten die ersten Tempel, ©2007 Arkeoloji ve Sanat Yayınları [ISBN: 978-9944-75-021-9]Kitabı okudu
Karacadağ'ın yamaçlarında durduğunuzda, "ilk" tarımın, özel­likle de tahıl üretiminin, olasılıkla, tahminlerimizden çok farklı bir yerden dağılmış olabileceğini tahmin edebiliyorsunuz. Tarımın baş­langıcında açılan araziler, öyle mütevazi bahçeler değildi; tam tersi­ne insan oğlunun planladığı gibi, bir ufuktan diğer ufuğa ulaşan geniş alanlarda gerçekleştirilmişti.
Sayfa 228 - Sie baııten die ersten Tempel, ©2007 Arkeoloji ve Sanat Yayınları [ISBN: 978-9944-75-021-9]Kitabı okudu
Reklam
Birdenbire sona eren bir yüksek kültür?
Kesin olan, Göbekli Te­pe'de Neolitik Çağ insanlarının sadece görkemli mimariye sahip ol­madıkları, aynı zamanda büyük bir sembol hazinesine ve mesajları­nı hem kendi dönemlerindeki hem de kendilerinden sonraki kuşak­lara anlaşılır bir şekilde bırakabilecekleri çok ayrıntılı bir işaret dili­ne sahip olduklarıdır. Büyük bir sembol hazinesi ve yapılarındaki görkemlilik, sonuç olarak sadece buna uygun gelişkin toplumsal bir organizasyon düze­yiyle mümkündür. Paleolitik Çağ'da Avrasya'yı, avcı toplulukların bu tür gelişimlerine ait temel bölge olarak gördüğümüz için, Neolitik Çağ'ın erken dönemlerinde, Yukarı Mezopotomya'da esas karakteri avcı olan "yüksek kültür"e rastlamamız pek şaşırtıcı olmamalıdır. Ancak şaşırtıcı olan, birdenbire sona ermesidir; çünkü avcıların o görkemli döneminden, Çanak Çömlekli Son Neolitiğe pek bir şey kalmamıştır.
Sayfa 234 - Sie baııten die ersten Tempel, ©2007 Arkeoloji ve Sanat Yayınları [ISBN: 978-9944-75-021-9]Kitabı okudu
120 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.