Hayatının her bir anını sevdiği kadının hayaline, anısına adamış; “dünyada hiç kimsenin hiçbir şeyi, hiç kimseyi bekleyemeyeceği gibi bekleyen” Florentino Ariza’nın yarım yüzyıllık hikayesi. Badem ağaçlarının altında Fermina Daza’ya aşk şiirleri yazdığı yirmi yaşlarından; yaşlılığın kokusunun üstüne sindiği kalbinin çırpınışlarıyla yaşadığı yetmişlerine kadar. Bu bekleyiş sırasında Fermina’nın aşka yaklaşan ama tam olarak onu karşılamayan doktor Juvenal Urbino’yla evliliği o kadar güzel anlatılmış ki günümüz ilişkilerinin de birçok yansımasını buluyor, kendinizle bağdaştırıyorsunuz.
Kitapta bulduğum en güzel mesaj ölümün değil hayatın sonsuzluğu ve bir insanı sevmenin verdiği acının soyluluğu oldu. Karayipler’e ait özelliklerin eşsiz betimlenişiyle, papağanlarla, ırmağın üstünde uçan balonlarla, kamelyalarla süslenmiş benzersiz bir yolculuktu benim için.