Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
450 syf.
·
Puan vermedi
Said Nursi
Nursi'nin hayatı ile ilgili çok eser mevcut. Ama maalesef ki bunların çoğu hatta nerdeyse hepsi menkıbevî bir dille yazılmış olup statikocu bir Said profili çizer. Tashih ve denetiminden geçtiği iddia edilen Tarihçe-i hayatta dâhi yer yer mitsel bir Said'i okuruz. Üstatlarını perdesiz görebilmekten haya eden bu eserlerin çoğunluğu romantik şakird motivasyonu ile yazılmış olup tarikatvâri bir Said şablonu çizer. Atabay'ın bu eseri ise Nursi'nin hayatını özellikle yaşadığı dönemin olayları ile birlikte değerlendirmesi anlamında değerli. Ama kitapta eleştirilecek yerlerin de olduğunu unutmadan elbette.
Konjonktürel Kimlik
Konjonktürel KimlikLeyla Atabay · Sitav Yayınevi · 20144 okunma
Millet Kimliği...
Senin seçme özgürlüğün ve iraden olmadan sana verilen kimlikler konjonktürel kimliklerdir. Bu kimlikleri bilmende, tanımanda, anlamanda ve benimsemende hiçbir sakınca yoktur; ama onları kutsama ve üstünlük kaynağı olarak görme, çünkü her konjonktürel kimlik sahibi aynı tavrı gösterirse çatışma kaçınılmaz olur. Bu konjonktürel kimlikleri kutsama çabasından doğan ırkçılığın 20.yüzyıl nesline neleri kaybettirdiğini hiçbir zaman unutma.
Küre YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Önsözünden alıntı.
Lisede, biyoloji dersi veren başörtülü öğretmenimizin "Nurcu" olduğunu duyduğumda ona şu soruyu sormuştum; "Siz bilimle bu kadar iç içesiniz,inanç konusunda kuşkuya düşüyor musunuz?" Verdiği yanıt aşağı yukarı şu şekildeydi; "Tam tersine. Bir hücrenin oluşumundaki o muazzam kudreti görünce bunu ancak Allah gibi yüce bir varlığın yaratmış olduğuna dair inancım pekişiyor." Yıllarca okullarda pozitif bilimi dinin karşıtı olmasa da dinden çok ayrı bir alan olarak algılamıştık. İnsanın maymundan geldiğini anlatan fen derslerinin hemen ardından, (arada sadece 10 dakikalık teneffüs olurdu) insanın Adem ve Havva'dan geldiğini anlatan din dersleri kafamızı karıştırsa da zamanla ikisini birbirinden ayrı olarak algılamayı Descartes sayesinde başlamıştık. Biri "ruh" biri "kafa" alanıydı;beynimiz kategorizasyon işini öğrendiğinde sorun çözülmüş oluyordu.Halbuki bir Nurcu,bilimi Allah'ın varlığının kanıtı olarak değerlendiriyor;ruh ve kafa alanları arasındaki sınırı kaldırıyordu.Biyoloji öğretmenimizin yaklaşımı daha tutarlı,rahatlatıcı ve Allah'la olan manevi bağı bilimle kopmayı gerektirmeyen yeni bir bakış açısı olarak şaşırtmıştı beni.Fakat ne Nurcular ne de diğer geleneksel veya modern dini cemaat ve hareketler, Kürtlerin varlık sorunu söz konusu olduğunda,dinin kendini ana kaynağı varsaydığı ahlâkî ve vicdani tutumu sergilemiyor,Kürt halkına yönelik saldırılara,her türlü vahşete,imha ve inkar politikasına kör,sağır,dilsiz kalıyorlardı.