Okuduğum ilk Yaşar Kemal romanı olmakla beraber Anadolu irfanı güzellemesinin boş olduğunu bir kez daha hissettiğim bir kitap oldu. Kısa, vurucu bir roman. Kitabın sonunu bilerek okumaya başlıyorsunuz. Babası, annesinin çocukluk aşkı tarafından öldürülen Hasan’ın çektiği eziyete, baskıya buram buram dahil ediliyorsunuz. Töre, kan davası gibi konular ele alınmakta ancak adaletin Anadolu'ya yavaş yavaş intikal etmeye başlamasıyla bu konuları fiile geçiremeyen cehalet kokulu köy halkı 10 yaşındaki bir çocuğu kâh doldurarak kâh baskılayarak, küfürler hakaretler eşliğinde dışlayarak hatta daha ileri gidip babasının hortladığını anlatarak cinnete getiriyor ve anasını katlettirmeyi başarıyorlar. Kadının suçu ise aşık ve güzel olmak...
“Bir kadını kaçırıp zorla evlenen bir kişi Çukurova'da böyle yiğit görülmemiştir kategorisine sokulurken zorla evlendirilen kadının eski sevgilisi, bu sözde yiğit adamı öldürdüğü için kadının or*spu olarak yaftalanmasını anlatır. Tam olarak Anadolu irfanı budur.”
Kitabın bir de filmi var, 1982 yapımı, hem senaristliğini hem de yönetmenliğini Türkan Şoray üstlenmiş, tabi dünyalar güzeli Esme’yi canlandırmayı da.