Beauvoir acımasız mıdır? Kesinlikle acımasızdır; kıskançlığa kapılmış, depresyonla sarsılmış, "biyolojik kaderine" öfkeyle karşı çıkmış, suç ortağı dostlarıyla çıktığı uzun yürüyüşlerde ve azımsanmayacak derecede samimi dayanışmalarda gücünü hesapsızca harcamıştır. Hegel'i, Kant'ı, Husserl'i okumuştur, bunları söylemeye bile gerek yok, ama aynı zamanda Marquis de Sade'ı da okumuştur. Freud'u da.
Bu dünyada kadınların, ne kadar genç ya da yaşlı olduklarından bağımsız olarak bir erkek vasisi -bir baba, erkek kardeş hatta oğul olabilir- olması gerekiyordu ve bu vasinin izni olmadan hiçbir şey yapamıyorlardı. Akıl almaz bir şekilde çocuk muamelesi görerek bir erkeğin onay mührü olmaksızın seyahat edemiyor, banka hesabı açtıramıyor, iş başvurusu yapamıyor ve tıbbi yardım dahi alamıyorlardı. Bütün bunları artan dehşet ve kafa karışıklığı hissiyle izledim..
Reuters'ın anketi, devrimin gerçekleştiği diğer ülkelerde de iç karartıcı durumlar olduğunu tespit etti. Hak savunucusu gruplar, Suriye'de Başkan Beşar el-Esad'a sadık kalan kuvvetlerin kadınları tecavüz ve işkenceyle hedef aldığını, öte yandan radikal İslamcı grupların da ele geçirdikleri bölgelerde haklarından mahrum bıraktığını söylüyorlar..
2013 yılında BM'nin uyguladığı bir anket sonucunda, Mısırlı kadınların yüzde 99,3'ünün sokakta cinsel tacize maruz kaldığı açıklandı. Erkekler bize sarkıntılık ediyor ve cinsel tacizin faili onlar ancak bunun suçu, yine de yanlış zamanda yanlış yerde olduğumuz ve yanlış şeyi giydiğimiz için bize atılıyor..