b

Ben’den 𓆰

0 üye
Ben demiş biri
Yıldız
Gökyüzünde kaç yıldız var bilirmisin?
Reklam
Sokaklar
Sokakları bana birakin, adım adım gezmek istiyorum. Sessizce
aynadaki cam - dört
“Boşluğu neyle dolduracağını bilemediğin her an öfkeni kullanabilirsin bunu yapmadığın anlardan hemen sonra pişmanlığın, uçurumdan atlarken denize düşüp hayatta kalma ihtimali olmasın diye ayağına bağladığın taş misali peşinden geldiğini gördükçe öfken tüm boşluklarını dolduracak. Hiçbir şeye değmediğini gördükçe o öfke her şeye değecek. Herkes
sıfır - iki
“Yüzündeki çukura binlerce kelime yazılır belki, kırışıklıklarının içine saklananlar gibi. O güzelim çekik gözlerine de biraz kaz ayağı gelip oturmuştur artık değil mi sen de bizdensin sonuçta -doğmak zorunda olan, mecburen yaşayan ve yine ölmek zorunda olan-. Bir öpücüğün kırk yıl hatırı mı olurmuş deme, olurmuş… Hayatında hiç bu kadar masum bir şey görmemiş’e, olurmuş. Sevginin masumiyeti vardı bir zamanlar. Dokunmaktan ya incitirsem diye korktuğun ya da çektikçe tükenen bir oksijen tüpü gibi yarına da saklamalıyım diye çekine çekine aldığın kısık nefesine karışan kokusu, baktıkça anlamını çözdüm diye düşünüp onu yitirmesin diye utana sıkıla bakışlarını onun üzerinde gezdirdiğin bir tabloymuş gibiydi bir zaman sevmek. Sevildiğinden emin olmadığın bir zamana ait değil artık bu düşünceler doğru ama yine de ondan hiçbir zaman emin olamazsın dememiş miydi Fuzuli? Emin olabileceğin tek şey sevmekse ve sevmek tüm bu güzelliği beraberinde getirecekse ne diye sevmekten vazgeçmeliyiz? Aksine esmeli bir yerlerden güzellik rüzgarı hem öyle şiddetli esmeli ki etrafta bir parça karalık bırakmamalı, değil mi ki kalplerimizi o her şeyi yutan renge köle ettik. Biraz bira ve yiyecek iki lokma için çok şeyden vazgeçtik. Şimdi isyanın tam zamanı değilse bilmiyorum ne zaman? Biliyorsan sen söyle?” ~ ben’den ~ 06.08.2023 ~ 02:39 ~
aklıma esene g(y)el - üç
“İki oda bir salon evler belki 1+1, karşı komşumla televizyon açmaya gerek duymuyoruz hayatlarımız yüksek çözünürlükle birbirine naklen yayın gibi aratmıyor aptal kutusunu. Sıradanlığın bile sıradanlaştığı hayatlarımızı balkonun kenarından sarkıtıp silkemiyoruz bile çünkü zaten balkonlarımız yok. Gerçi halı da bende yok. Gereksiz bir detay. Sonuçsuz bir iki sorgulama hayat dediğin bu değil mi dersin? Lidyalıların belki hayalini kesinlikle böyle kurmadığı o çıkardan başka bir ilişki kurmamızı engelleyen, ilişkiyi geçsek direkt yaşamamızı engelleyen o buluş için belki tarihin en çok onlara kadar uzandığı tek millet olarak onları itham edip duruyoruz serzenişlerimiz hep onlara yöneliyor ama ya ondan önce zaten sürüp giden takas usulü devam etseydi? Şimdi verecek paramız kalmayınca durmayı biliyoruz -en azından birçoğumuz. Diğer türlü değerin nerede başlayıp nerede bittiğine kesin kanaatimizin olacağından hiç şüphe etmeyecek miydik gerçekten? Balkonsuz evler, insana insanca yaşama imkanı tanımayan devletler, nefretimi ya da mutluluğumu kusamadığım yahut paylaşamadığım insanlar, kendilerinden nefret etsem bile anlayamadığım bir halle acıdığım benden büyükler, gözyaşıma değmeyeceğini anlayasıya kadar ağladığım zamanlar, üç kuruşa beş köfte sanıp ya da sandırdığını sanıp boş çabalarının farkında olduğumun bilincine varmaları için insanlara tanıdığım tüm zamanlar beş para etmez, beş para etmez!.. üstelik hiçbir şeyle de takas edemem sizleri, bir karşılığı olmayan şeyleri kimse istemez!..” ~ ben’den ~ 24.07.2023 ~ 03:59 ~
Reklam
186 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.