Nietzsche'nin bir sözü var: "unutan iyileşir."
Üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin, gözün gördüğünü aklın unutması mantıklı gelmiyor bana. Unuttum diyen; eşyalarla dolu karanlık bir odada, her şeyin üzerine karanlık bir örtü örtülse mesela; hiç yokmuş gibi onların üzerinden yürüyebilir mi? Görmezden gelebilir, evet, yok sayabilir belki ama inkar edemez.
O anlar yaşandı.
Sen oradaydın.
O duyguları hissettin.
Şimdi göğsünden söküp atamazsın öylece.
Geçmiş bir kıyafet değil; istediğinde giyip istediğinde çıkamazsın.
Ama ya o karanlık odada, her şeyin üzerinde bir örtü olduğunu bilmiyor, adım dahi atmıyorsan ve hiç atmadıysan içeri; bir gölün dibine çökmüş geçmişini hatırlayabilir misin?
Merhabalarr
Bugün burada Siyam kitabı hakkında konuşacağız.
Öncelikle yazarın kurgusu güzeldi orada bir sorun yok ama diyaloglar falan biraz absürttü ya. Şöyle bir örnek vereyim:
"Abimi sen öldürdün."
"Ben öldürdüm."
"Neden sen ölmedin?"
"Ölmedim."
Mesela arkadaşlar bu diyalogdaki mantığı ben çözemedim.Neyin kafası bu arkadaş?kitap kurgusu falan güzel anlatımda idare eder .Ama şöyle diyaloglar kitabın kalitesini düşürüyor ki ...
Daha bir şey demeyeceğim iyi günler:)