Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Binnur Şafak Nigiz

Profil
"Cenneti gömdüğün yetim gözlerindeki ışık içine düştüğün kuyuyu ateşe verirken, ben o ateşlerin mağarama sızıp beni yakacağını zaten çok önceleri anlamıştım," dedi acımasızca. "Bu saatten sonra mağaradan çıktığını göreceğime göğsümü bir sustalıyla deşsinler daha iyi." Yırtılan ruhumun yamasıydı kara gözleri, Ruhum kuyunun en dibindeydi, O ise bir mağaranın içinde.
Sayfa 329 - Dokuz YayınlarıKitabı okudu
"Ruhum senin mağarandayken nefes alıyor Çakal," diye fısıldadım, avuçlarımı kalbinin üstüne bastırarak. Kalbinin o sert atışını hissettim. "Sanki acısına tek çare senmişsin de senden başka nefes alacak yeri yokmuş gibi."
Sayfa 329 - Dokuz YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Haklıydı ama ruhumun zaten kırık kemiklerinin üzerine yeni kırıklar eklemesini de beklememiştim. Sanki ruhum onun avuçları arasındaydı avuçlarını sıktıkça ruhum parçalara ayrılıp, bileklerinden akıyordu. "Canım yanarken başkalarının da canını yakmaktan korkuyorum ben. "Her canı yanan can yakacak diye bir kaide yok." diye fısıldadı alnını alnıma yaslayarak. "Canının acısını bahane edip can yakmak, günaha yeni bir kılıf uydurma yoludur."
Sayfa 326 - Dokuz YayınlarıKitabı okudu
"Canım yanıyor," diye itiraf ettim sonunda. Bu fiziksel bir acı değildi, bu ruhun feryadıydı.
Sayfa 326 - Dokuz YayınlarıKitabı okudu
Benim göbeğimin bağı onun göbeğine bağlı değildi ama kalbimden uzanan ip, kalbine takmıştı kancasını. Bu hislerin tanımı benim dilimde yoktu. Ben simsiyah çarşaflara sarılıp, gözyaşını yutarak uzaklaştıran ve sonunda tamamen kaybeden o kimsesiz kızdım. Ruhumu akıttığım yastık kılıfları tüm kasvetiyle solmuştu. Belki de bu yüzdendi annem ne zaman çamaşırları yıkasa, içinde benim çarşaflarımın olduğu her şeyin rengi solardı. Sakladıklarım onların ak pak kıyafetlerine kadar sinerdi.
Sayfa 322 - Dokuz YayınlarıKitabı okudu
"Başlarda senin karanlığa yuvarlanan küçük, aptal bir çakıl taşı olduğunu düşünmüştüm. Simsiyahları giyinmiş, bana yuvarlanan ufacık bir çakıl taşı." Derin bir nefes aldı. "Üstelik seni durdurmak elimdeyken, sana dur deme düşüncesine bile katlanamıyordum. Kırık ruhunun çatlayan alçısıyım ben, küçüğüm. Boşuna umut etme kaynamaz ruhun benimleyken. Ama gitmene de izin veremem." Gözlerini yavaşça kaldırıp gözlerimin içine baktı. "Sana bir kez kaçma şansı vermiştim, kaçmadın." "Kaçamadım." diye itiraf ettim. "Peki bir kez daha kaçma şansı versem, kaçar mıydın?" ... "Kaçmazdım."
Sayfa 325 - Dokuz YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Ben de hissediyorum," diye fısıldadım saçlarını sevmeye devam ederken. "Şu ana kadar yastıklarıma sarılıp, onlara anlattım hep Senden başka bir adamla da bu kadar yakın olmadım hiç. Yastıkla nim vardı yalnızca. Onlara sarılınca geçer sandım, ben büyüdükçe içimdekiler de benimle birlikte büyüdü... Gözlerimi usulca tavana çevirdim, kalın kirişleri izlemeye başladım. "Hiçbir adamı göğsüme yatırmadım. Hiçbir adam göğsüme yattığında, babasını kucaklamış küçük bir kız çocuğu gibi de hissetmedim. Yastıklarıma sarılırken, bile kimsesizdim."
Sayfa 325 - Dokuz YayınlarıKitabı okudu
"Ben hiçbir kadının yanında bu kadar savunmasız hissetmedim kendimi." Gözleri dalgındı ve sesi de buna eşlik etmişti. "Hiçbir kadının göğsünde yatmadım. Hiçbir kadının göğsüne yatıp, annesini kucaklayan küçük bir oğlan çocuğu gibi de hissetmedim."
Sayfa 324 - Dokuz YayınlarıKitabı okudu
Damarımdaki kanın içinde çakıl taşları yüzüyordu sanki.
Sayfa 324 - Dokuz YayınlarıKitabı okudu
Bir yanım, onun bu hâkimiyetini öfkeyle, duraksatamadığı bir hınçla reddetmek ve tüm iradesiyle ona karşı koymak istiyordu. Diğer tarafımın buna gücü yoktu. Güçsüz yanım, kanayan dizlerini bu adamın dudaklarına uzatmak ve üflemesi için yaşlı gözlerle ona bakmak istiyordu. Yaralı avuçlarını öptürmek, saçlarını okşatmak istiyordu.
Sayfa 323 - Dokuz YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ruhumun içinde kimsesiz kalmış bir yara büyüyordu, bunun o da farkındaydı. Dudakları şifa olmak istercesine çeneme dokunduğunda, dokunuşunun şefkatini ruhumun kırık kemiklerinde hissettim. Acı da şifa da bu adamın dudaklarında saklıyordu özünü.
Sayfa 323 - Dokuz YayınlarıKitabı okudu
Bir adamın eline bıçağı verdiğinizde, yapacağı ilk şey bıçağı sizin kalbinize saplamak olurdu. Ben ruhumun cebinde sakladığım tüm bıçakları avucumun içinden ona sunmuştum. Şimdi kalbime yediğim her bir bıçak darbesi, hakkımdı. Suratım onun büyük avuçlarının arasında küçücük kaldı. Bakışlarımız buluştuğunda... Bu... Orman yangınıydı.
Sayfa 322 - Dokuz YayınlarıKitabı okudu
"Sen bana geç kaldın," diye fısıldadı, başını tamamen eğip gözlerini kıstı ve alnını alnıma yasladı. "Ben sana erken..." "Soyunsun gün, sarsın geceler," diye fısıldadım, gözlerimi yumarken. "Vaktimiz varken."
Sayfa 321 - Dokuz YayınlarıKitabı okudu
"Şimdi biraz nefes alalım kız çocuğu," dedi mesafesini biraz bile kısmadan. Derin bakışlarının odağı altında, dikkatli bir şekilde bakarken beni odanın ortasına doğru çekti ve büyük eli belime kayarken, "Dans edeceğiz." diye fısıldadı kısık bir sesle. "Ayaklarımın üstüne bas."
Sayfa 320 - Dokuz YayınlarıKitabı okudu
Karan'ın avucunun sıcaklığı baskı yapan nabzıyla birlikte benim avucuma çarpıyordu. Sanki Karan'a ait gizli bir dünyaya dalmıştım ve gizli geçitten geçerken bana yolu gösteren onun siyah ışığıydı.
Sayfa 319 - Dokuz YayınlarıKitabı okudu
444 öğeden 151 ile 165 arasındakiler gösteriliyor.