Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Daha Önce Duydunuz Mu?

Profil
İnsanlar gibi çiçeklerin de kendine özgü bir karakteri ve dili vardır. Çiçeklerin anlamı ve verdiği mesajlar da genelde türlerine göre farklılık gösterir. Bazı çiçeklerin anlamları ve hikayeleri efsaneler ile ilişkilendirilirken bazı çiçek isimleri ve anlamları halk arasından anonim özdeyişlerle günümüze kadar gelmiş ve öyle kabul edilmiştir. Kendi tarihimizden örnek verecek olursak Osmanlı'da çiçeklerin anlamı üzerine yazılı kayıtların olduğu ve bunların bir kısmının günümüze kadar ulaştığı bilinmektedir. Resmi olarak çiçeklerin dili ilk kez 1600'lü yıllarda İstanbul'da oluşturulmaya başlanmıştır. 1716 yılında eşiyle birlikte İstanbul'da yaşayan İngiliz Lady Mary Wortley Montagu tarafından bir araya getirilen bu çiçeklerin anlamları İngiltere'ye götürülmüştür. Montagu, 1716 yılında Türkiye'de yaşadığı sırada yazdığı bir mektupta; "Parmaklarınızı oynatmadan, çiçeklerle tartışabilir, azarlayabilir, dostluk, aşk, nezaket mektupları ve hatta haber bile gönderebilirsiniz." demiştir. Çiçeklerin taşıdıkları anlamlara ilişkin Fransa'ya da sıçrayan merak, kısa sürede 800 çiçeğin anlamının belirlenmesine ve tüm dünyada ortak bir çiçek dili oluşmasına yol açmıştır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Büyük Taarruz öncesi Akşehir’deki evinde
Çalıkuşu
Çalıkuşu
kitabını okuduğu ve bu kitap için “Biliyor musunuz, gece Reşat Nuri Bey’in Çalıkuşu romanını okumaya başladım. Çok beğendim. İhmal edilmiş Anadolu’yu ve genç bir hanım öğretmenin yaşadığı zorlukları pek güzel anlatmış. Sizler de okuyun!” dediği bilinmektedir. Kitap, Atamızın başucu kitapları arasında yer alır.
Reklam
Megalomani Nedir?  Megalomani, çok ciddi bir psikolojik rahatsızlık olarak bilinmektedir. Kişinin kendisinde gerçekle ilgisi olmayan oldukça yüksek nitelikler bulunduğunu inandırması ve bu durumu iddia etmesi olarak ifade edilebilir. Megolamani, kişinin kendisini üstün görmesi ve olmayan üstün özelliklerine varmış gibi inanması durumu olarak bilinmektedir. Farklı psikolojik bozuklukların belirtisi olarak da megolamani görüldüğünü söylemek mümkün olmaktadır.
Kimine Hafakan Basar,Kimine Afakan :)
Arapça kökenli olan hafakan sözcüğü, sıkıntı, çarpıntı ve afakan anlamına geliyor. TDK Sözlük'e yazdığınızda afakan sözcüğünü de bulabilirsiniz. Kelimenin anlamı olarak hafakan sözcüğü karşımıza çıkıyor. Doğrusu hafakan✔️
İlk yerli roman denemesi Şemsettin Sami'nin kaleme aldığı Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat'tır. İlk edebi roman Namık Kemal'in yazdığı İntibah'tır. Recaizade Mahmut Ekrem'in yazdığı Araba Sevdası ilk realist roman denemesidir.
Aprın Çor Tigin, Uygur dönemine ait Mani dininin etkisinde şiirler yazmış adı bilinen ilk Türk şairidir.
Reklam
İlk Türk yazar, Tonyukuk'dur. Göktürk Devleti zamanında 8.yüzyılda yaşamış ilk Türk yazardır.
Lâedrî, Arapça da "bilinmeyen" anlamına gelir. Arap edebiyatında yazarı belli olmayan edebi eserlerin sonuna yazılır. Bazen yazar ya da şairler edebiyata yeni başladıklarında eserlerinin sonuna Lâ edrî yazarlar.
Cemal Süreya ve Sezai Karakoç üniversitede sınıf arkadaşıdırlar. Sınıflarında Muazzez Akkaya isminde bir kız var. İki arkadaş da Muazzez Akkaya’ya aşıklar. Sınıfta gün boyu, Muazzez’e duydukları sevgiyi anlatan şiirlerini birbirlerine okuyorlar... Zamanla iki genç şairin; sınıf arkadaşları Muazzez’e duydukları aşk kızışıyor ve iki genç “kim Muazzez’le çıkacak?” diye bir iddiaya tutuşuyorlar. İddiaya göre, kaybeden taraf büyük bir bedel ödemeye razı oluyor. Bu bedel, ikisine de bedensel ve fiziksel bir zararı dokunmayacak, ancak ömür boyu üzerlerinde kalacak bir bedel olacak... İddiayı Cemal Süreyya kazanır ve kızla çıkarsa; Sezai Karakoç’un ismi Sezai Karkoç olarak değişecek. Kızla Sezai Karakoç çıkacak olursa, Cemal Süreyya’nın ismi, Cemal Süreya olarak değişecek. İddiayı Sezai Karakoç kazanıyor. Cemal Süreyya’nın soyadındaki y’lerden biri atılıyor. “Muazzez Hanım, Karakoç’un bir iddia nedeniyle kendisi ile çıktığını öğrenir ve başka sorunlarının da etkisiyle okulu bırakır, memleketine; yani Sakarya’nın Geyve ilçesine geri döner. Bu durum Karakoç’u o kadar üzer ki Muazzez Hanım’a ithaf ettiği ve en bilinen akrostiş şiirlerden olan “Mona Rosa“yı yazar.”
Georges Perec, Fransızcanın en çok kullanılan sesli harfi olan "e"yi kullanmadan bir roman yazdı: La disparition. İkinci mucize: Cemal Yardımcı, bu romanı "e" harfini kullanmadan Türkçeleştirdi:
Kayboluş
Kayboluş
31 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.