d

Diğer İnançlar - Mitolojiler

0 üye
Bacon’ın Bilginin Gelişimindeki amacı gibi, niyetlenilen “şimdiye kadar üstünde çalışılıp mükemmelleştirilen bilgilerle, yarım kalmış ya da tamamıyla göz ardı edilmiş olan bilgi alanlarına işaret etmek”.
İmge YayıneviKitabı okudu
Tanrıların doğal bilimi kavramı, uygun bilimsel dosyalarında sınıflandırılmış malzemeyle karşılaştırılarak, insan deneyiminin şimdiki tabakaları kadar, ilkeli ve tarih öncesini de içermelidir; hem yalnızca ana konuya bir tür giriş sağlayan özet ve taslak olarak da değil. Uygarlığın kökenleri çok derindedir. Şehirlerimiz, taşlar gibi, yüzeyde durmuyor. Bu konudaki metnin ilk, zengin, büyük ve dehşetli bölümü, ikinci, üçüncü ve dördüncü bölümlerinden daha kapsamlı olacaktır; çünkü bu bölüm “zamanın geride kalmış karanlık dipsizliği”ne uzanacak ve son zamanlarda insanın içinden seslenen -duygusal olarak- psikolojik bilinçaltının türsel izdüşümünü anlatacaktır.
İmge YayıneviKitabı okudu
Reklam
2. GEÇMİŞİN KUYUSU
Mann’ın uyarmış olduğu gibi, aradığımız temellerle ilgili olarak “ipimizi ne kadar tehlikeli derinliklere salsak yine de daha derinlere uzanır.” İlk derinliğin, yani en eski uygarlıkların altında -ırkımızın uzun tarih öncesi geçmişinin temelinde- ilkel insanın, güçlü avcının yüz yılları, bin yılları hatta yüz bin yılları yatıyor; daha ilkel olan bitki ve böcek toplayıcısının yarım milyon yıldan daha eski tarihine kadar iniyor ikinci derinlik. Bunun altında, insanlığın görünen en son çevreninin altında, daha da derin ve karanlık üçüncü bir derinlik var. Ritüeli, kuşlar ve balıklar, maymungiller ve arılar arasında da bulacağız. Bu yüzden, insanın, dünyasının öteki üyeleri gibi, türü tarafından kesinlikle belirlenmiş bir biçimde, çevresi ve kendi türü tarafından verilen belirli işaretlere karşı yanıt vermeye doğuştan eğilimli olup olmadığı da sorulmalıdır.
imge YayıneviKitabı okudu
Burada, tarihsel olduğu kadar etkileyici bir psikolojik sorun da ortaya çıkıyor. İnsan, görüldüğü gibi, genel mitsel kalıtımların düzenlemesi olmadan evrendeki yaşamını sürdüremiyor. Aslında, insanın kendi yaşamının doluluğunun, mantıklı düşüncesiyle değil kendi yerel mitolojisinin derinliği ve genişliğiyle doğrudan orantılı olarak oluştuğu görülüyor. Toplumları harekete geçiren, uygarlıklara temel olan, her biri kendi güzelliğine ve kendini zorla kabul ettiren bir kadere sahip olan bu asılsız temaların gücü nereden geliyor? Ve neden insan, yaşamına temel olacak somut bir şey aradığında dünyayı dolduran gerçekleri değil de, anımsanamayacak kadar eski imgelemlerin mitoslarını seçiyor? -hatta dünyanın sunduğu nimetlerden şükranla yararlanmayı seçmek yerine gazap dolu bir Tanrı adına yaşamı kendisi ve komşuları için cehenneme çeviriyor?
İmge YayıneviKitabı okudu
Buda’nın kıssadan hissesi şöyle: “Elbette sapkınlar sürüsü, keşişler, Brahmanlar ve gezgin dervişler sapkınlıklarıyla hastadırlar. Sapkınlıklarından memnundurlar, sapkın görüşlerinin dayanaklarıyla hareket ederler ve kördürler, gözleri yoktur: İyiliği, kötülüğü, doğruyu, eğriyi bilmezler, birbirleriyle tartışır, gürültü çıkarır, çekişir ve dillerinin kamalarıyla birbirlerine vururlar; şu doğru bu yanlış, şu yanlış bu doğru deyip dururlar”.
İmge YayıneviKitabı okudu
Fakat Yakındoğu’yu aşama aşama kazan arkeologlar burada neolitik köyün kökeni sorununa, en azından Afrika- Asya yarıküresi için, son çözümü bulmaya yaklaştıklarına inanma eğilimi içindedirler. Onlara göre, Güneydoğu Asya alanı, sistemin oraya yayılma yoluyla ulaşmasıyla benimsenip uyarlandığını yansıtmaktadır. Aynı biçimde, Peru ve Orta Amerika’nın gelişmiş uygarlıklarını araştıranların çoğu bu iki uygarlığın Madagaskar-Paskalya Adası ekseninin ilkel bahçeciliğinden bağımsız olarak geliştiğine inanmaktadırlar. Sorun çok karmaşıktır; çünkü, bilim adamlarının duygusal yaklaşımlarını da yansıtma eğilimindedir. İlerideki bölümlerde bu soruna tekrar döneceğim. Şimdi bu karmaşık öykünün Yakındoğu bölümünü kısaca oluşturarak dikkatimizi burada yoğunlaştıralım.
İmge YayıneviKitabı okudu
Reklam
Geri14
47 öğeden 41 ile 47 arasındakiler gösteriliyor.