d

Din Felsefesi

2 üye
İnançlar nasıl doğar?
Son nokta: Maalesef nonteistlerden Tanrı'nın var olduğuna inanmadıkları için "her şeyin cevabını vermeleri", bekleniyor. Fakat bir insandan, hiç kimsenin bilmediği şeyleri "sırf ateist olduğu için" açıklayabilmesini istemek saçmadır ve şu an belli bir sorunun cevabı bilinmiyor diye hemen o soruyla ilgili bir şeye iman etmemize de gerek yoktur.
Sayfa 94 - Mitra Yayınları
Dawkins her ne kadar tersini düşünse de, ABD Ulusal Bilimler Akademisi, "Bilim, doğal dünyayı bilmenin bir yoludur. Doğal dünyayı doğal nedenler yoluyla açıklamakla sınırlıdır. Bilim, doğaüstü hakkında hiçbir şey söyleyemez. Tanrı'nın var olup olmadığı, bilimin tarafsız kaldığı bir meseledir." Açıklamasını yapmıştır. Hâliyle bilimin mucizeler karşısında verebileceği doyurucu bir cevabın olmadığı açıktır. Bilim, bir mucize iddiasına cevap olarak yalnızca doğa yasalarını ihlal etmenin imkânsızlığını ve bahsi geçen mucizelerin gerçekten gerçekleşebilme ihtimalinin yüzdesel bir izahını beyan etmekle yetinebilir; aksi halde ona bilim demezdik. Ne var ki mucize, tanımı gereği doğa yasalarının, mantığın ve istatistiğin ötesindedir; çünkü inançlılara göre mucize dediğimiz şeyler; doğa yasalarını ve bütün kuralları belirleyen bir varlık tarafından bizzat gerçekleştirilmektedirler. Hâliyle Tanrı için "aşılamaz" hiçbir şey yoktur.
Sayfa 73 - Mitra Yayınları
Reklam
Tanrı'nın varlığı lehine türetilen argümanlar genelde apolojetik bir amaç güderler ve metafizik düşünceye yakın olan insanlar dışında kimseyi etkilememektedirler." Zira Gerçekte Tanrı'ya giden yol, zihinden ve onun ışıklarından tam bir vazgeçişi varsayar. Bu yol karanlıklarla doludur, çünkü Tanrı her şeyden önce karanlık olarak yani aklın ışıklarıyla kavranılamayan olarak algılanır."
Sayfa 63 - Mitra Yayınları
Ama 'Tanrı'nın var olduğunu ispat etmek' ifadesini bilinmeyenin Tanrı olduğunu ispat etmeyi istediğim anlamında yorumlarsam, kendimi pek isabetli ifade etmiş olmam, zira bu durumda hiçbir şeyi, hele ki bir varoluşu ispat etmekte olmam, bir kavramın tanımını geliştirmekte olurum. Bir şeyin var olduğunu ispat etmeyi istemek, genelde güç bir durumdur; daha da kötüsü, bu işe girişen en cesur ruhlar için öyle güçtür ki, kafası bununla meşgul olanları bekleyen asla şöhret değildir.
Sayfa 63 - Mitra Yayınları
(...) araştırma nesnesinin var olduğunu varsayarak elde ettiğim sonucun bir açılımı haline gelir, Dolayısıyla ister duyusal açıklık dünyasında ister düşünce dünyasında hareket edeyim, akıl yürütmem varoluşla sonuçlanmaz, varoluştan yola çıkar. Örneğin bir taşın var olduğunu değil, var olan şeyin taş olduğunu ispat ederim."
Sayfa 64 - Mitra Yayınları
Ayrıca, her ne kadar ilk kaynaklar peygamberin ölümünden 70 yıl sonrasına kadar dayansalar da, genelde hadislerin düzenli bir şekilde not edilmeleri ve sistematik olarak toplanmaları, peygamberin ölümünden 200 küsur yıl sonrasına dayanmaktadır. Öyle ki, en meşhur muhaddisler dahi, genellikle 790 ilå 850 yılları arasında doğmuş ve hadis toplamaya da ileri yaşlarda başlamışlardır. Bununla beraber, Buhârî gibi hadis (havadis, haber) toplayıcılarının 600 bin civarında hadis topladıkları fakat bunlardan yalnızca birkaç binine güvenebildikleri söylenir.
Sayfa 77 - Mitra Yayınları
Reklam
575 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.