Gel bizim tanıdık, öğüt veren seslerimizi dinle; sana niye âşık olduğunu söylemeyiz, ama niye üzgün olduğunu söyleriz; çocuğumuz umutsuzluğa kapılıp ağlarsa ona öyküler anlatırız, tıpkı bir zamanlar kıvılcımlar çıkararak, bütün umutların ve bütün hayallerinle alev alev yanan şöminenin önünde, çocuğun annesinin sesi bizim sözlerimizle tatlı otoritesini birleştirdiğinde yaptığımız gibi, beşikte sallarcasına avuturuz onu.