Kitap çok değerli bilgiler sunuyor. Finansa ve ekonomiye aşina olanlar çoğunu bilse de hatırlamak ve belki gözden kaçan şeyler bulmak güzel olabilir. Ancak 300 sayfa kitap 100 sayfa olabilirmiş... Aynı şeyler can sıkacak kadar tekrarlanmak yerine kısa ve öz anlatılabilirmiş. Yazar da bunun farkında ve bilinçli bir tercih gibi duruyor. Mantık kurarak anlayabileceklerimiz ya da zaten bilmekte olduklarımız dışında çok az şey sunmasına rağmen bir de aynı şeyleri can sıkacak kadar tekrarlayacaksa ne kadar önemli konulardan bahsediyor olursa olsun 7 puanın ötesine geçmemeli.
Alibaba'nın hikayesinin güzel bir özetiydi. Yazarın olayları içeriden deneyimlemiş birisi olması da anlatılanları değerli kılıyor. Yine de bana göre 7 puanlık bir kitap. 7 değil 8 puanlık bir kitap olabilirdi. Ancak olayların içindeki birinin yazmasına rağmen kitap çok az detay taşıyordu. Sanki sadece önemli olaylar özetlenmiş gibi duruyor.
Kiyosaki'nin çoğunlukla diğer kitaplarında söylediklerini tekrarladığı ve Kiyosaki'nin bölümlerinden sonra da Trump'ın benzeri şeyleri kısaca tekrarladığı bir kitap olmuş. Hiç finansal bilgisi olmayanlar için belki bir şeyler ifade edebilir ama finansal bilgisi olanlar için özellikle Kiyosaki'nin diğer kitaplarını okuyanlar için okuması anlamsız. Konuları kendi hayat hikayelerini anlatırken o kadar es geçiyorlar ki sanki kitap finansal bilgi vermenin yanında "Bakın ben bunları da yaşadım!" demek için gibi oluyor. Bu bir Kiyosaki klasiği. Tabii diğer kitaplarında söylediklerini tekrarlamanın yanında bu kitabın içinde söylediklerini de tekrar tekrar söylemesi de işi hadi bitsin de gidelim noktasına getirdi benim için. Ha tabii Kiyosaki ve Trump için yine de iyi. Kitap sayesinde Trump, Kiyosaki'nin yazarlığından beslenirken Kiyosaki, Trump'ın ününden besleniyor. Okunur ama çerezlik gibi. Derin okumaya gerek yok. Normalde hızlı okuma taraftarı değilimdir ama hızlı okuma yapar gibi okuyunca da zaten hikaye anlatıp durmalarından basit dilden ve tekrarlamalarından dolayı yine de gayet anlaşılacaktır. O yüzden konu hakkında bilgisi olanlar okuyacaklarsa hızlı okuyup geçebilirler.
"Borsa Sihirbazları: Zirvedekilerle Röportajlar" kitabındaki gibi Jack Schwager bu kitabında da başarılı işlemcilerle röportaj yapıyor. İşlemcilerin yaklaşımlarını öğrenmek çok güzel ve kitap bu açıdan çok zengin. Ancak Richard Bargh, Amrit Sall ve Daljit Dhaliwal üçgenini okurken sıkıldığımı söylemek ve bunu biraz eleştirmek istiyorum. Jack, Richard'la olan röportajında da bu üçlünün birbirini tıpkı diğer kitabındaki Seykota, Kovner, Marcus üçlüsününün birbirini tanıdığı gibi tanıdığını söylüyor. Ancak Marcus, Kovner ve Seykota'nın yaklaşımları birbirinden farklıydı ve röportajlarda çok daha farklı konulara değiniliyordu. Üstelik Marcus ve Kovner'ın konuşmaları peş peşe olsa da Seykota'nın röportajı bir kaç başka işlemcinin röportajından sonra geliyordu. Burada ise bu üç konuşma kitapta peş peşe sıralanmış durumdadır. Açıkcası Bargh ile olan röportajı okurken çoktan Sall ile Daljitin işlem yöntemlerini tahmin etmiştim. Daljit röportajında en çok ilgimi çeken Daljit'in kendisinden çok Ray Dalio ile olan buluşması oldu. Sanki bu üçünü peş peşe okuyunca aynı işlem yöntemini kullanan üç farklı kişinin hayatını okuyor gibi hissettiriyor... Açıkcası ne kadar başarılı olurlarsa olsunlar aynı yöntemleri kullanan önüme gelen herkesin hayatını okumak istemem. Buffet en iyi yatırımcılardan biri diye nasıl ki tüm değer yatırımcılarını araştırma gereği duymuyorsam işlemciler için de aynısı geçerli. Sanırım Schwager bu işlemcilerin başarılı olmasından etkilendi ki gerçekten başarılılar. Ancak yine de buna dikkat etseymiş iyi olurmuş.
Sy. 122: "Ertesi gün, Bay Walpole parlamentoya kamu itibarını tekrar sağlamak amacıyla tasarlanmış olduğu projesini açıkladı. Projeye göre, Merkez Bankası'na ve bazı koşullarla Doğu Hindistan Kumpanyası'na dokuzar milyonluk Güney Denizi hissesi aşılanacaktı. Parlamento planı olumlu karşıladı. Birkaç itirazdan sonra, bu iki büyük
De la Vega'nın 1688 krizi ile ilgili analizini irdeleyin. Onun görüşüne göre, çöküşten önceki dinginlik, olumlu ekonomik görünümü doruğa yükselten bir kredi bolluğu, uluslararası asayiş, elverişli ticaret beklentileri ve iyi demografik oluşumlar bileşimini yansıtıyordu. Daha sonra, daha geniş ticari fırsatlar ve yeni maden cevherlerinin keşfedilmesi yönünde olumlu haberler ulaştı. Yaygınlaşan iyimserlik ortamında, olası bir kötü bilançolar sürprizi ile ilgili raporları hiç kimse önemsemedi. De la Vega'ya göre, yatırımcılar, kesin ve yaygın olarak beklenen ama "herkesi şaşırtacak" o mucizevi ekonomik performansı hesaplamalarına kattılar.