Düşünüyorum bu kadar aydır bu kadar senedir bir insanın gençliğini zehir edip bu insanı insanlık dışı muameleye maruz bırakıp yük bindirmenin nasıl bir sebebi olabilir? Bu kadar mı çirkinim sevilmeyecek kadar, bu kadar mı layık görülmüyorum düzgün namuslu genç bir kızla evliliğe, bu kadar mı nefret ediliyorum yeni neslin erkenden olan ilişkilerini ve gürültülerini zorla dinletilecek kadar, bu kadar mı zulme uğratılmak zorundayım "Artık nesil böyle bunlardan biri ile olmalısın" diye zorlanacak kadar?
Hayat her bir anında vermez olurken aman,
Kabir azabı ömrüm cehennemleşir her yan,
Bıktım sırtımda yükle yokuşları çıkmaktan,
Bunca türlü çileye haydi gel de sen dayan.
Dost bulamazsın ki dertlerine çözüm arayan,
Sen öksüz bir yarasın oluk oluk kanayan,
Uykularında kabus uyanınca dert her an,
Abarttım sanma sakın varıp gel de sen dayan.
Gençlik biter el ayak olur yükü tutmayan,
Hayal kurup verdiğin sözlerin tutulmayan,
Hançerdir ihaneti dostun unutulmayan,
Çevren ablukadayken galip gel de sen dayan.
Ölmeden mezarlara kaderdir beni atan,
Güzel günün güneşi daha doğmadan batan,
Ey gariban kul doğmaktır senin esas hatan!,
Yaşarken öldüreni bilip gel de sen dayan.
Doktor MBC
En fena şey seni seven bir insana eziyet etmektir. Seni seven bir insana... Yahu sevmiş o seni ne suçu var? O seni sevmiş! Seni korumak istiyor, seni gözetmek istiyor, hastalanırsan üzülüyor, üzülürsen üzülüyor... Başkasının umrunda değilsin; O seni sevmiş. Niye ona eziyet ediyorsun?
Durmaksızın çalışmaktan yorgun ellerim,
Ayazlar yiyip donmaktan bıkmış ciğerim,
Hep yokuş yukarı yük taşır kambur belim,
Acımayın da tanıyın işte bu benim...
Kediler köpekler kuşlar dostum kardeşim,
İnsan gördüm mü ürperir hergün şu içim,
İki ayaklı hayvanlar gördüm çok biçim,
Zalimlerden kaçınanım işte bu benim...
Hoppa kadın züppe erkek sarmış çevremi,
Gözyaşlarım suluyorken yorgun çehremi,
Bu çağ kıyametten önceki son evre mi?
İşte bu benim kurcalıyor hep zihnimi...
İnadına soran, inadına sorgulayan Doktor MBC