Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

f

Felsefe-Düşünce Deneme-İnceleme

Ormanda yaşadığım sürece bir istisnanın dışında hiç yalnızlık çektiğim ya da yalnızlığın baskısını üzerinde hissettiğim olmadı. Bu istisnayı da ormana geldiğim günden bir kaç hafta sonra, insanın hemcinsleriyle bir arada yaşamasının sağlıklı ve huzurlu bir hayatın olmazsa olmaz gereksinimlerinden biri olup olmadığını düşünürken yaşamıştım. Yalnız başıma kalmak hiç hoşuma gitmemişti ama aynı zamanda ruh halimde fazla ağır olmayan bir dengesizlik sezmiş ve birkaç güne iyileşeceğimi öngörerek sakinleşmiştim. Bu düşünceler aklımdan geçerken dışarıda yapan hafif yağmurun sesini dinlemeye başlamış ve birden doğanın ne kadar tatlı ve hayırsever olduğunun farkına varmıştım. Yağmur damlalarının patırtılarında, kulübemin etrafında duyulan her seste ve görülen her görüntüde sonsuz, açıklamasız bir cana yakınlık etrafımı sarmış ve insanlarla komşu olmanın beraberinde getirdiğini düşündüğüm avantajlar önemsiz kalmıştı. O düşünceler bir daha aklımda hiç geçmemişti. Çam ağaçlarının iğneli yapraklarının her biri genişleyip şişerek benimle duygudaşlık kurarak dost olmuştu. Genel de vahşi ve iç karartıcı olarak nitelendirdiğimiz manzaralara baktığımda bile bana çok yakın bir şeyin varlığını son derece açık ve net bir şekilde sezdiğimden ve böylece en yakın, en insancıl akrabamın bir insan olmadığını keşfettiğimden artık hiç bir yerin bana yabancı gelmeyeceğini anlamıştım.
Sayfa 11 - ZeplinKitabı okudu
Ormanda geçirdiğim en keyifli vakitlerden biri de bahar ya da güz geldiğinde esmeye başlayan uzun yağmur fırtınalarından dolayı bütün sabah ve öğleyi kulübemin içinde yağmurun aralıksız patırtılarını ve gök gürlemelerini dinleyerek geçirdiğim saatler olmuştu. Bu günlerde erkenden gökyüzüne çöken bir alacakaranlık bir sürü düşüncenin kök salıp serpilmeye vakit bulacağı uzun bir öğlenin habercisi olurdu. Bu kuzeydoğu yağmurları şiddetleriyle kasabadaki evleri sınadığında ev hanımları evlerini su basmasın diye ellerinde kovalar ve ve paspaslarla kapı önlerinde hazır beklerlerdi. Bense tek katlı küçük kulübemde oturur ve onun bana sağladığı korumanın tadını çıkarırım.
Sayfa 12 - ZeplinKitabı okudu
Reklam
İnsanlar sık sık bana ''Ormanda tek başına yağmurlu, karlı geceler geçirip de nasıl yalnızlık çekmiyorsun? Komşularının yanına dönmeyi hiç istemiyor musun?'' diye soruyorlar. Onlara şöyle cevap vereceğim: Üstünde yaşadığımız dünya, uzayda bir noktaya karşılık geliyor. Genişliklerini teleskoplarımızla ölçemediğimiz yıldızların aralarından en fazla mesafe bulunan sakinleri sizce birbirlerinden ne kadar uzakta yaşıyorlar? Benim kendimi yalnız hissetmemi gerektiren şey nedir? Gezegenimiz samanyolunda diğer tüm yıldızlardan uzakta yer almıyor mu? Ben asıl önem taşıyan sorunun şu olduğunu düşünüyorum. İnsanı hemcinslerinden ayıran ve ona yalnızlık çektiren mesafe, fiziksel mesafe midir? Ben yaşadıklarım sayesinde kişinin, her ne kadar çabalarsa çabalasın, başka biriyle arasında açılan mesafeyi ona yaklaşarak kapatamayacağını öğrendim.
Sayfa 12 - ZeplinKitabı okudu
Bir keresinde Walden Gölü'ne giden yolda akşam vakti yürürken kasabadan tanıdığım, mülk sahibi olduğundan şahsen ne kadar varlıklı olduğunu tam bilmesem de hali vakti yerinde olarak bilinen bir adama rastlamıştım. Adam kasabada kurulan pazara bir çift inek götürüyordu. Biraz sohbet ettikten sonra bana nasıl hayatın sunduğu onca rahatlığı ve zevki böyle terk edebildiğimi sormuştu. Bende halimden hiç şikayetçi olmadığımı, hatta böyle yaşamanın hoşuma gittiğini söylemiştim. O da şaka yaptığımı zannederek gülmüştü. Sonra kulübeme gidip yatağa girmiş ve onu karanlıkta sabaha kadar çamurun içine bata çıka Brighton'a varma çabasıyla baş başa bırakmıştım.
Sayfa 13 - ZeplinKitabı okudu
Biz, bana çok ilgi çekici gelen bir deneyin denekleri olarak yaşıyoruz. Acaba bu koşullar altında komşularımızla bir araya gelip dedikodu yapmak yerine kendi düşüncelerimizde neşe bularak bir süre idare edebilir miyiz merak ediyorum. Konfüçyüs gayet haklı olarak şöyle diyor: ''Erdem terk edilmiş bir yetim gibi yaşayamaz, hayata kalmak için kendisiyle ilgilenecek komşulara ihtiyaç duyar.''
Sayfa 15 - ZeplinKitabı okudu
Mevcut yaşam biçimimize baktığım zaman bana doğaya değmeden yaşıyormuşuz gibi geliyor. Ben bu nehirde sürüklenen odun parçası ya da bu oduna havadan bakan İndra olabilirim. Aynı şekilde, bir tiyatro gösterisinden duygusal olarak etkilenebilirim, ancak öte yandan beni çok fazla ilgilendiren gerçek bir olaydan hiç bir şekilde etkilenmeyebilirim, çünkü kendimi yalnızca insan olarak var olan bir şey, tabiri caizse duygu ve düşüncelerin cereyan ettiği sahne olarak bilirim. Bununla birlikte kendime en az diğerlerine olduğum kadar uzaklaşmamı sağlayan bir cifteliğin farkında olurum.
Sayfa 14 - ZeplinKitabı okudu
Reklam
İnsanın zamanının büyük bir kısmını yalnız başına geçirmesinin sağlıklı bir şey olduğuna inanıyorum. Kişinin başkalarıyla geçirdiği zaman, ona eşlik edenler en iyi dostları olsa da belli bir sürenin ardından usandırıcı oluyor ve zaman israfına dönüşüyor. Ben şahsen yalnız kalmayı seviyorum ve hayatımda hiç yalnızlık kadar cana yakın bir dost bilmedim. Aslında biz kendimizi, insanların arasına karıştığımız zaman, kendi başımıza kaldığımızda olduğundan daha yalnız hissederiz. Aklı ya eli meşgul olan bir adam, nerede olursa olsun hep yalnızdır. Yalnızlık kişinin diğer insanlar ile arasındaki mesafeye bakılarak ölçülen bir şey değildir. Cambridge Üniversitesinin kalabalık yurdundaki odasında harıl harıl çalışan bir öğrenci, çölde gezen bir dervişten daha yalnızdır.
Sayfa 16 - ZeplinKitabı okudu
Bir keresinde bir adamın ormanda kaybolarak açlıktan ve yorgunluktan bir ağacın dibine yığılıp halsiz düşmesine rağmen tüm bedensel kuvvetini yitirmeye başlayınca marazileşen hayal gücünün ürettiği imgeleri gerçek sandığından hiç yalnızlık çekmediğini duymuştum. Biz de bedensel ve zihinsel sağlığımız ve gücümüz sayesinde buna benzer, ancak daha normal ve doğal bir şekilde aklımızın refakatinin devamlı tadını çıkarabiliriz.
Sayfa 17 - ZeplinKitabı okudu
Doğanın bize bahşettiği sonsuz sıhhati ve neşeyi, güneşin, rüzgarın ve yağmurun, yazın ve kışın tarif edilemeyen masumiyetini ve cömert hayırseverliğini bir durup düşünelim. Doğa insanoğluna o kadar derin bir derin sempati duyuyor ki birimiz haklı bir nedenden ötürü kederlendiğinde güneş parlaklığını yitiriyor, rüzgar insancıl seslerle uğulduyor, bulutlardan gözyaşı yağıyor, ağaçlar yazın ortasında yapraklarını döküp yas tutuyor. Benim aklımda doğanın bir parçası değil mi? Bende bir parça da olsa yapraktan ve topraktan değil miyim?
Sayfa 19 - ZeplinKitabı okudu
Kişi, kendisi ya da kendi soyunun bireyleri için mal mülk edinirken, bir aile yada devlet kurarken ve şan şöhret elde etmek için çabalarken ölümsüzdür, ancak hakikat ile meşgul olurken ölümsüzdür ve ne değişimden ne de beklenmedik olaylardan korkmasına gerek vardır.
Sayfa 21 - ZeplinKitabı okudu
89 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.