Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Felsefe-Düşünce Deneme-İnceleme

Profil
✓İki kuruşluk teknolojiye, oy verdiğimiz partiye, kitabını okuduğumuz entele güvendiğimiz kadar Allah'a güvenmiyoruz. ✓Mevlana Hazretleri şöyle der: Bir şeyi bulunmadığı yerde aramak, onu aramamak demektir. Balık arayanın dağ başında ne işi olur. Huzur arayan kavga yerinde ne gezer.
Mostar Yayınları
Bugün en önemli toplumsal zaaflarımızdan birisi, en tahsilli olanlarımızın bile kültürümüze uzak olmasıdır. Kendi değerlerimizi, tahsilimizi, anlayışımızı bilmemek bir yana tahkir etmek ve bunu da iftiharla söyleyebilmek ne yazık ki toplumumuzun eğitimli kesimine has bir komplekstir.
Mostar Yayınları
Reklam
Batı son 300 yıldır maddi gücünü artırırken asla ahlaklı davranmadı, ahlaki olmak gibi bir derdi hiç olmadı. Çünkü Batı, küfrün timsalidir. Küfür ise mutlak ''ben'' demektir. Mutlak bencillik demektir.
Mostar Yayınları
✓Batı felsefesi, ''İnsan tabiatıyla kötüdür'' düsturuna dayanır. Bu ahlaksızlığı meşrulaştıran en büyük sözdür. Buna inananın kötü olmaması, kötülüğü normal karşılamaması mümkün mü? Sosyalisti de böyledir, liberali de, bilmem nesi de. ✓Batı ilaç ürettiğinde de, silah ürettiğinde de en çok çıkarı nasıl elde ederim diye düşünür. ✓İnsanı özellikler giderek eksiliyor, insani duygular eksiliyor. Merhamet, şefkat, muhabbet yitip gidiyor. ✓İslam dünyası 200 yıldır bir uykuda fakat gördüğümüz, rüyadan ziyade bir kabus.
Mostar Yayınları
Kısaca bugün gelinen noktada Batı güçlüdür ama haklı değildir. Aslında hem suçlu hem de güçlüdür. Çünkü Batı'da ahlakın gücü değil, gücün ahlakı hakimdir.
Mostar Yayınları
Müslüman aydınlar yaklaşık iki asırdan beri Batı'yı takip ediyorlar. İster imrenerek isterse eleştirerek isterse lanetleyerek olsun, Batılı düşünceler ve eylemler Müslümanların ana meşgalesi haline gelmiş durumda. Özellikle Batılı ülkelerin sömürgeliğinden kurtulmuş ülkelerde Batı medeniyetini okuyup anlayarak onu taklit etmeye ya da yok etmeye çalışan akımlar özgün bir düşünce geleneği kuramadı.
Mostar Yayınları
Reklam
“bütün insanları hemşehrim sayıyorum. bir polonyalıyı tıpkı bir fransız gibi kucaklıyorum. dünya ile akrabalığımı kendi milletimle akrabalığımdan üstün tutuyorum. kendi düşüncemle vardığım yeni bilgiler bana, sırf tesadüflerle edindiğim hazır ve gelişigüzel bilgilerden daha değerli gelir. kendi kazandığımız temiz dostluklar nerede, iklim ve kan dolayısıyla bağlı olduğumuz dostluklar nerede!'' Montaigne Denemeler
Bedenimin aklımla bütünleşik olduğu ve havadaki mutluluğu her bir gözeneğinden içine çektiği nefis bir sabah yaşıyorum. Doğada tuhaf bir özgürlük duygusuyla, sanki onun bir parçasıymış gibi geziniyorum. Gölün çakıllı kıyılarında üzerimde gömleğim ve pantolonumla dolaşırken havanın soğuk, bulutlu ve esintili olmasına ve özellikle dikkatimi çeken hiçbir şeyin olmamasına rağmen doğanın tüm elementleri bana alışılmadık ölçüde uygun geliyor. Su kurbağaları gecenin çökmeye başlayan karanlığını durmadan vıraklayarak karşılıyor. Çobanaldatan kuşunun notalarıysa suyun ötesinden bu yana ilerleyen dalgaların üstüne biniyor. Dalgaları rüzgarın etkisiyle sallanan kızılağaçlarla kavakların hışırdayan yapraklarına duyduğum yakınlık neredeyse nefesimi kesiyor.
Sayfa 7 - ZeplinKitabı okudu
Etrafta hepimize fazlasıyla yetecek kadar alan var. Aslında ufkumuz hiç bir zaman bize kol mesafesinde olmuyor. Orman yada göl yalnızca benim kapımın dibinde durmakla kalmıyor, bir bakıma hep açılmaya devam ediyor, bizim aşina olduğumuz bir şey haline gelerek bayatlıyor, bir şekilde el koyulup çitler ile çevriliyor, doğanın elinden alınıyor. Ben nasıl bu engin alanı, birkaç kilometre genişliğindeki bu tenha ormanı kendime özel bir yer haline getirmeyi başarmıştım? Ya da insanlar bu alanı neden bana terk etmişti? En yakın komşumla aramda bir buçuk kilometre mesafe bulunuyordu ve bir tepenin zirvesine çıkmadan, yani kulübemin bulunduğu seviyeden etrafa baktığımda sekiz yüz metre karelik bir alan içerisinde gözüme hiçbir ev görünmüyordu. Ufkumun sınırlarını istediğim gibi içinde dolaşabildiğim ormanlar belirliyordu, bir tarafımda gölün kıyısının yakınından geçen demiryolunu; diğer tarafımda da ormanın eteklerini takip eden çitleri görüyordum, ancak çoğunlukla ağaçsız ve ıssız bir ovadaymış gibi, sanki New England'da değil de Asya'da Afrika'da yaşıyormuşum gibi hissediyordum.
Sayfa 9 - ZeplinKitabı okudu
Bununla birlikte kendi deneyimlerim sayesinde en huysuz, en melankolik kişinin bile hayatında deneyimlediği en tatlı, şefkatli, masum ve besleyici ilişkiyi doğanın kendisine sunduğu nesnelerin herhangi biriyle kurabileceğini öğrendim. Doğanın ortasında uzun süre tek başına yaşayıp da akli dengesini yitirmeyen kişinin üstesinden gelemeyeceği kadar ağır bir melankoli yoktur. Fırtınanın, gök gürültüsünün sesi bile onun masum, sağlıklı kulaklarına müzik gelir. Hiçbir durum, sade yaşayan, cesur bir adamı hoyrat bir efkara boyun eğmeye mecbur bırakamaz. Ben ormanın içinde mevsimlerin dostluğunun tadını çıkarırken hiçbir şeyin hayatı benim için bir angarya haline getiremeyeceğini bilerek yaşıyorum.
Sayfa 10 - ZeplinKitabı okudu
86 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.