Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Felsefe-Düşünce Deneme-İnceleme

Profil
Hayatta her şeye sahip olmamız, her şeyi başarmamız, he şey olmamız imkânsızdır ve nasıl olsa hepimiz sonunda öleceğiz. Bu nedenle, gerekli ve asıl olanı keşfedip ona odaklanmak; bizi boş yere meşgul eden, zamanımızı, enerjimizi, maddi kazancımızı harcayan boş ve anlamsız şeyleri kendimize yüklenmekten çok daha mantıklıdır. Bu dünyada bize verilen, sadece Yaradan'ın bildiği sınırlı zamanımızı en iyi şekilde kullanmaya çalışmak, kaynaklarımızı ve gücümüzü ahiret dünyasının gerçekliğiyle bilincinde kullanmak, anlamlıdır
Sayfa 65 - Az KitapKitabı okuyor
Ölümün mutlaka tecelli edeceğinin bilgisine ve deneyimine sahibiz. Bu tecelli anının yaşla falan da ilgili olmadığını biliyoruz. Herkesin sınırlı ömrünün ne kadar olduğunu ancak Allah bilir. İnsanın nasıl yaşadığı, nasıl öldüğü sadece Yaradan tarafından bilinir: işte bu, kişinin kaderidir. Nerede, ne zaman, nasıl? Dinimizdeki kader inancı, felsefedeki Determinizm öğretisine göre de, her şey önceden belirlenmiştir ve değişmesi mümkün değildir. Yani nerede, ne zaman nasıl sorularının cevabı, önceden tasarlanmıştır. Peki, hiç bir şey değiştirilemezse, kader diye bir şey varsa, ölümle burun buruna gelen , ruhunu teslim edeceği sırada yeniden hayata dönen bir kişi, ömrünü artık nasıl yaşamaya başlar? Aslında belki de ona, önceki yaşantısından ders alacağı yeni bir fırsat sunulmuştur.
Sayfa 52 - Az KitapKitabı okuyor
Reklam
Hatasız insan yoktur. Herkes hata yapabilir, önemli olan hatasını bilmek, kabul etmek ve düzeltmek için adım atmaktır. Bu adım ki, kişinin içinde bulunduğu durumun gerçeğiyle yüzleşmesini ve doğru bildiği yanlışlarını düzeltmek için harekete geçmişini gerektiğinden, genellikle en zor olanıdır. Şu geçici, üç günlük dünyada insanlar arasındaki kırgınlıklara, küskünlüklere baktığımız zaman, çoğunun hatadan dönmeyi ya da bir özür dilemeyi karşıdakinden beklemekten kaynaklandığını görürüz.
Sayfa 58 - Az KitapKitabı okuyor
Anlam ve anlamsızlığı birbirine karıştırmak ne kadar yanlışsa; bu, insanı doğru yoldan nasıl uzaklaştırırsa, eşitlik ve adaletin de birbirinden ayrı tutulması gerekir. Tıpkı aşk ile sevgi kavramlarının bana göre aynı olmaması gibi. Bazı konular ve bazı ifadeler vardır: tıpkı gecenin karanlığının bittiği, sabah şafağın söktüğü anı birbirinden ayırmanın zorluğu gibi. Bir şey eşit olmayabilir, çoğunlukla da böyledir zaten. Ama adaletsiz olmamalıdır. Eşitsizlik doğanın kendindendir. Eşitsizliklere rağmen yaklaşımlar adil değilse, haklar eşit ya da uygun değilse, işte bu adaletsizliktir. Bu durumda aykırı, mizantropi duygular ortaya çıkar; anlam ve anlamsızlık sekteye uğrar.
Sayfa 74 - Az KitapKitabı okuyor
Evet, gerçekten de bir çok şey, çok gereksiz. Hele televizyondaki yayınların bir çoğunu, sosyal medyadaki paylaşımların birçoğunu izlemek gerçekten zaman kaybı. İnsan ''bu izlediklerimden ne aldım, bana ne verdi?'' sorusunu kendine sormalı. İnsan öldürmek, katillik oluyor, peki ya zaman öldürmek?''
Sayfa 63 - Az KitapKitabı okuyor
İnsan ne zaman dini duygulara bürünüyor ve dinin ne zaman en güvenli sığınak olduğunu düşünüyor? Ağır bir hastalığa yakalandığında, ağır bir kaza geçirdiğinde, bir doğal felaketle karşılaştığında, denizde boğulma tehlikesine maruz kaldığında ya da mesela içinde bulunduğu uçak türbülansa girdiğinde. Örnekleri çoğaltılsa da, kısaca insan ölümle burun buruna geldiği zaman, kendisine Allah'tan başkasının yardım edemeyeceğini akıl ettiği zaman ve tek çare olarak duanın gücüne inandığı zaman. İnsan her şeyin geçici, her canlının ölümlü olduğunu hatırladığı zaman, hem insan olarak merhamet duygularının daha hassaslaştığını hissediyor hem de hayatın anlamını daha iyi anlıyor. İşte anlayınca da, hem de bu dünya ve hem de öbür dünya için çalışmaya gayret gösteriyor. ''Bir musibet, bin nasihatten evladır'' sözü, bu anlarda daha anlamlı hale geliyor.
Sayfa 59 - Az KitapKitabı okuyor
Reklam
İşte, ölüm kavramı bize hayatımızın sınırlı olduğunu ve her günün değerli olduğunu hatırlatmaya yardımcı oluyor. Yani maksat, günü gün edip vakti öldürmek değil, tam tersine değerlendirmek olmalıdır. İşte bu kavram, aslında insanoğlunun bu dünyadaki geçici, kısa vadeli tatminlerle boşuna oyalanmak yerine faydası olacak şeylere odaklanmaya teşvik ediyor. Sonuç olarak hayatımızın geçici olduğunu ve ahiret hayatının sonsuz olduğunu unutmamak önemlidir. Hayatımızı bizi ahirete yaklaştıracak şekilde yaşamaya, bugünkü kararlarımızın ve uğraşlarımızın bize sonsuz huzur getirmesini sağlamaya yönlendiriyor. Huzur ancak manevi tatminle kazanılıyor.
Sayfa 56 - Az KitapKitabı okuyor
Ölüm gerçeği herkes tarafından bilinse de, bunu daha çok dinler, dini bilgiler vurgulamaktadır. Bu dünyadaki ömrümüzün sınırlı olduğu, vaktimizi en iyi şekilde değerlendirmemiz gerektiği ve hatta nasıl bir dünya hayatı sürmemiz gerektiği dinimizde hep tavsiye edilmektedir, hatta bazı ayetlerde doğrudan emredilmektedir. Tabi inanıp inanmamak, bu tavsiyelere uyup uymamak herkesin kendine kalmış bir tutum ve inisiyatiftir. Din, özellikle mensubu olduğumuz son din, en başta okumayı emreder. Sevginin önemini ön plana çıkarır. Dürüst ve doğru olmayı, temiz olmayı öğütler. Dünya hayatının geçici ve bir imtihan olduğunu vurgular. Elbette bir ömür yolunda dünyevi mücadelenin içinde yuvarlanıp gitmek de var. ''Her şey olacağına varır'' düşüncesiyle bir boş vermişliğe düşmek de var. Ama imtihanların, diğer tanımıyla sınavların ne anlama geldiğini okuduğumuz okullardan biliyoruz. Sınavlardan alınan notlara göre sınıflar geçildiğini biliyoruz. Çalışan, öğrenen, bilen sınavlarda zorluk çekmeden geçer. Türk Dil Kurumu sözlüğünde sınavın, yani imtihanın ''sonucunda deneyim kazandıran zor bir durum'' olarak açıklandığı gibi, bu dünyada bunun için ne yaptığımız, zamanımızı nasıl kullandığımız, yani sınava nasıl hazırlandığımız çok önemli. Hele tüm bunların sonucu olarak, sınavdan nasıl geçeceğimizi ve ahiret hayatında bunların değerlendirileceğini bilmek, düşünmek de çok önemli.
Sayfa 41 - Az KitapKitabı okuyor
Bütün canlılarda olduğu gibi her yaşayan insanın da ömrünün bir sonu var. Hz. Adem ve Hz. Havva'da beri dünyada yaşamış olan insanlara, bizden önce yaşayan tüm insanlara ne oldu? Nereye gittiler? Şu anda yaşayan milyarlarca insanın sadece bir elli yıl sonrasını düşünsek, nerede olacaklar? Nerede olacağız? Bir mezar taşında rastladığım,
Sayfa 33 - Az KitapKitabı okuyor
Fikirlerimize, düşüncelerimize ya da adet ve geleneklerimize, hatta bazı alışkanlıklarımıza uymadıkları, onları anlamadığımız ya da bize ne gibi faydalar sağladığını bilmediğimiz için, bazı şeyler ilk bakışta bize anlamsız görünebilir. Aslında belki de bunlar, bizim göremediğimiz ya da anlamadığımız daha geniş bir bağlamda anlam ifade ediyor olabiliyor ya da bizim tasavvur ettiğimizden farklı nedenlerle, başka bir açıdan önemli olabilir. Bir şeyin bize anlamsız görünmesi, ilk anda önyargılı olmamıza zemin hazırlar. Oysa her durumda kendimizi karşısındakinin yerine koyup bir değerlendirme yapmak da böyle bir aşamada faydalı bir araştırma olacaktır. İnsanın başkasını yargılamadan önce, aynada kendine bir bakması gerektiğini, bir şey hakkında yargıya varmadan önce zihnimizde tartıp biçmek bu yüzden büyük önem taşır.
Sayfa 16 - Az KitapKitabı okuyor
86 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.