Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Kitap Silvia'nın Caliban ve Cadı kitabındaki ana temaları ele alıp, daha geniş kitlelere yaymak için yazılmış bir el kitapçığı niteliğinde.
Silvia Caliban ve Cadı kitabında kapitalizmin oluşum sürecinde proleterya ve cadı avları aracılıgı ile kadınlara yönelik şiddetin başlangıcını ele alırken. Bu kitabında yine bu konulardan yola çıkarak günümüz Afrikasında yaşanan cadı avlarını değerlendiriyor.
1990'larda Dünya Ticaret Örgütü, İMF gibi kapitalist kurumların 3. Dünya ülkelerine dayattığı ekonomi politikalarının sebep oldugu ekonomik yıkım ve bu yıkımın sebep olduğu kadın düşmanlığını gözler önüne seriyor. Kapitalizmin hem kuruluşundaki hem günümüzdeki politikalarını;bu politikaların kadın ve insanlık düşmanı niteliklerini tartışarak feminis hareketine önemli bir katkı sağlıyor.
Bu Silvia'nın okuduğum dördüncü kitabı. İlk defa bir kitabında kabul etmediğim, kafama takılan bir nokta oldu. Dünya feminist hareketinin Afrika'da yaşanan cadı avlarına karşı sessiz kalışına getirdiği açıklama/yorumlar beni pek tatmin etmedi açıkçası. Ya da en azından daha sert/net bir yorum beklerdim. Feminist hareketin kapitalist kurumlarla olan ilişkisini gözler önüne serdiğini düşündüğüm bir duruş çünkü bahsi geçen konu.
Masallar ve Toplumsal Cinsiyet
Timsahlarla aynı ırmakta yüzmezsiniz, vahşi bir ormana silahsız dalmazsınız, bir aslan karşı dağdan bile kükrese kaçarsınız. Ama yemyeşil bir kırda uzanıp göğe bakarken rahat; çimlerden yavaş yavaş zerkedilen bir zehir varsa, savunmasızsınız. Belkide masallarla mışıl mışıl uykuya dalarsınız. Derken gün gelir sorarsınız: ▪ Bir ölü olan Pamuk Prenses'in öpülmesi neden bizi dehşete düşürmez? Yalnızca basit bir öpücük elmayı nasıl çıkarır? Yoksa ima edilen bir sarsılma mıdır?▪ Hansel ve Gratel'in fakirliğe çare olarak ormana atılmaları ve haneye tecavüz, yamyamlık, cinayet, hırsızlıkla devam eden maceralarının anlamı nedir? ▪ Cam tabut, camdan pabuçlar ve peri kızlarının kuğu kanatları çalınınca evlenmeye mecbur olması ne anlama gelir? "
•
•
Melek Özlem Sezer, masallarla, toplumsal cinsiyet normlarının/kodlarının nasıl zihnimize işlendiğini analiz ederek, bu kodların yetişkin yaşamamızda bizi nasıl etkilediğinin cevabını veriyor. •
•
Her bireyin, özellikle de ebeveynlerin okuması gereken bir kaynak. Kitabın son bölümünde "Ne yapmalı?" Sorusuna verilen/verilmeye çalışılan cevap, alacağınız tutumu da belirleyecektir.
Kurtlarla Koşan Kadınlar kitabı çok paylaşılıyor, çok beğeniliyor. Bu kitapta ülkemizde daha yaygın olan masallar üzerinden bir okuma yapılıyor. Eğer Kurtlarla Kosan Kadınlar kitabıni sevdiyseniz bu kitabı da çok seveceksiniz
Yatak Odasındaki Kalabalık
Kitabı nasıl yorumlayayım bilemedim. Yatak odasındaki kalabalık. İsminden ne anlaşılıyorsa tam olarak o. Kadın cinselliği ve tüm toplumun bu cinsellik hakkında konuşmayı kendine hak kadına yasak gorüşünü okuyoruz diyebilirim. Konu kadının sağlığı olsa bile doktorun/tıbbın gelenek, görenekle yaptığı işbirliğini, ataerkil bakışını görüyoruz.
Kitapta kadınların bireysel deneyim/anlatılarına yer veriliyor. Bu deneyim ve anlatılar üzerine bir değerlendirme, fikir yürutme yapılıyor ancak toplumsal değer ve kurallar, vajinismusun altında yatan esas sebep olarak bakılıyor. Ve bu bakış, kitabı daha güzel ve yararlı yapıyor bence.
Kitabın arka kapağından :
"Vajinismus, yani kadın bedenindeki kimi tepkiler nedeni ile cinsel ilişkinin "tamamlanamaması"...
Cinselliği çevreleyen kültürel, kişilerarası ve içsel senaryolara odaklanan kitap, sözü vajinusmus deneyimi yasayan kadınlara veriyor. "
Altını en çok çizdiğim kitap şuana kadar.
Her sayfasında ayrı bir ilham ayrı bir güzellik yakaladığım bir kitap. Bu kadar haklı olma be kadın dediğim, beni gerçekle yüzleştiren cümlelerinden bahsetmiyorum bile. Sadece kadınlarla alakalı gerçekler yok bu kitapta. Sizin gerçekleriniz de var. Hem de bu gerçekleri her sayfada bulabiliyorsunuz.
Bazen bir şarkıya denk gelirim ve ofg hayır çok güzel derim. Dinlerken ağzım açılır yolda yürüyorsam ve eve yaklaşıyorsam şarkıyı dinlemek için adımlarımı yavaşlatırım veya zile basmam. Bu kitabı su gibi içtim. Altını çizmek istediğim; tüm kitap
Uzun süredir ara ara okuduğum bu güzel kitabı 8 Mart akşamında bitirmem çok hoş oldu :) Feminizm ve feminist olmak hakkında herkesin anlaması gereken önemli bazı mesajları çok kolay anlaşılır bir dil ile paylaşmış yazar. Çok da iyi yapmış! Bizler için feminist mücadelede çok tatlı bir 'kılavuz' çıkmış ortaya, fakat tabii ki kitapta da belirtildiği gibi "Feminizm bir kural kitabı değildir. Bir tartışma, bir konuşma, bir süreçtir." ve mükemmel olmayan bir feminist olmak (çünkü hiçbir şeyin mükemmeli aslında mümkün değildir), feminist olmamaktan çok daha iyidir. Hayatım boyu tekrar tekrar okuyacağım, değer vereceğim, çok güzel bir kitap.
Döneminin kitaplarına göre feminizm konusunda idare ederdi,iyiydi.Erkeklerin bulunmadığı toplumun hastalıktan,kötülükten,cinsellikten tamamen arınmış olarak işlenmesini ise oldukça saçma buldum.Toplumun tamamen çocuklar etrafında dönmesi,kadınların en büyük isteği ve görevinin annelik olarak görülmesi de kitapta rahatsız edici bulduğum bir yerdi.Alima'nın utangaçlığının "Atalarından kalma bir kadınsılık" olarak düşünülmesi ve erkekler olmadığı için kadınların cinsiyetsiz özellikler alması gibi yerler de aynı şekilde.
Bunlar dışında kadınların evlenince eşlerinin soyadını-milletini almaları,güçsüz,başarısız,cahil görülmeleri, mesleklerden ve günlük hayattan uzak tutulmalarının işlenmesi ise bu kitabı okunması gereken kitaplardan kılıyor.
Terry ve Jeff karakterleri ise toplumun 2 yüzünün kitaba yansıtılması gibiydi.Jeff'in kadınları romantize etmesi de, Terry'nin kadınları sadece romantik ilişkilerde gerekli bulması da kadınların toplumda objeleştirilmesini ve roller atanmasını açıklıyordu bence.
Feminizme Giriş 101
4.5/5
Alırken çok bir beklentim yoktu açıkçası. Sadece feminizme hafif bir giriş yapmak istemiş ve dünyanın farklı köşelerinden, farklı inançlarına sahip, farklı ırktaki kadınların neler yaşadığını merak etmiştim. Fakat kitap beklentimin çok üstünde çıktı. Bana daha derin bir araştırma için ilham verdi, başlangıç için klavuz oldu ve feminizmin şu ana kadar benim bildiğimden daha interaktif daha dinamik ve daha geniş bir ekol olduğunu gösterdi.
Bence kadın, erkek, genç, yaşlı fark etmeksizin herkesin “yav neymiş bu feminizm?” sorusuna cevap verecek nitelikte bir kitap. Çok derin ve akademik değil tabi ki ama kitabın da böyle bir iddası yok. Okuyun bence.
Kitap güzeldi. Tavsiye ederim. Ancak benim okuduğum yayınevi( indigo) nun çevirisini pek beğenemedim.Keyifli okumalar şimdiden. Unutmayın kadın veya erkek farketmez her insan kendine ait bir kapı açabilir.
