Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Profil
Kur'an'da birçok yerde Allah'a kulluk emredilir. Çünkü insanları, bütün emirlerine itaatte kul etme hakkı ancak O'nundur. Zaten Allah da insanları bunun için yaratmıştır. Çünkü Bir'e kul olmayan bine kul olur; Allah'a kullukta yücelik ve hürlük, kula kullukta ise esaret ve küçülme vardır.
* Rablık bir insan, bir toplum veya bir şey üzerinde otorite iddiasında bulunmaktır. Rab aynı zamanda besleyen, büyüten ve varlığı devam ettirme gücüne sahip olandır. Kurumsal olarak kâinatta her türlü otoritenin asıl kaynağı, sahibi ve hayata hükmü geçerli olandır, ki O da ancak Allah'tır. O'nun emrini beğenmemek ve dışlamak Allah'ı Rab olarak tanımamaktır.
Reklam
(Ey müslümanlar!) Size ne oluyor da: "Ey Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize katından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı lütfet." diyen, ezilen zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda ve Allah yolunda savaşmıyorsunuz?! (Bu âyet-i kerîmede Cenâb-ı Hak, zulme ve haksızlığa uğramış çaresiz müslümanlara yardım edilmesini ve gerekirse onları kurtarmak için savaşılmasını istemektedir.)
Biz her ümmetten (kendilerine) bir şahit (peygamber) ve (Resûlüm!) seni de onların (hepsi) üzerine şahit olarak getirdiğimiz zaman halleri nice olur? [bk. 16/84-89] Nisa | 41 *Geçmiş ümmetler, peygamberlerinin getirdikleri iman esaslarını, ahlâk nizamını bozduklarından ve kendi arzu ve isteklerine göre yaşadıklarından dolayı hesaba çekileceklerdir. Peygamberleri de onlar aleyhine şahitlik edecek, Hz. Peygamber de bütün peygamberler lehine şahitlik edecektir. Buhârî 'Fezâilü'l-Kur'an' bölümünde şöyle der: Râvî dedi ki: "Bu âyet okunurken Resûlullah (sas.), 'dur' dedi ve (bizim günahlarımıza da şahit olmaktan dolayı) gözlerinden yaşlar dökülüyordu." Oysa biz, kendimiz hakkında bu üzüntüyü duymuyoruz.
Nisâ | 45
Allah, sizin düşmanlarınızı çok iyi bilendir. Allah, (size) bir dost olarak kâfîdir, bir yardımcı olarak da Allah yeter.
Âl-i İmrân | 150
Halbuki Mevlânız (sahip ve yardımcınız) ancak Allah'tır (o halde, ancak O'na itaat edin). O, yardımcıların en hayırlısıdır.
Reklam
Âl-i İmrân | 149
Ey iman edenler! Eğer küfre sapanlara itaat eder (ve İslâm'a uymayan yaşayış şekillerini benimser)seniz, sizi ökçeleriniz üzerinde gerisin geri (küfre) çevirirler de (dünya ve âhirette) ziyana uğrayanların durumuna düşersiniz. *Gayrimüslimlerin bir çoğunun gayesi, öteden beri, kendilerine hasım gördükleri İslâm'ı kökten yok etmek ve müslümanları dinlerine ya da dinsizliğe çevirmek olmuştur. Bunu da ya onları sömürge yapmak veya yerli yandaşları eliyle, önce aşağılık kompleksine itip batıcı/ilerici, çağdaş olma imajıyla kültüründen koparmak, İslâm'ı ve Kur'an'ı hayatlarından dışlatmak veya onu göstermelik olarak bazen kullanan bir toplum haline getirmek; aynı zamanda İslâm'a aykırı yönleriyle kendi (hıristiyan ve yahudi) kültürünü benimsetip yerleştirmek, ferdi ilâhlaştırmak suretiyle yapmışlardır. Bazen de bunu, İslâm'a ya açıktan ya da içten içe düşmanlık yapan münafıklar üretmek suretiyle yaparlar (bk. 2/120). İşte yüce Allah, buna karşı mü'minleri uyarmaktadır. [krş. 3/100]
Âl-i İmrân | 139
(Ey mü'minler!) Gevşemeyin ve üzülmeyin. Eğer (gerçekten) mü'min iseniz (düşmanlarınızdan) çok üstünsünüzdür.
Âl-i İmrân | 115
Yaptıkları hiçbir iyilik, asla inkar edilmeyecek (mükâfatı verilecek)tir. Allah, takvâ sahiplerini (emirlerine uygun yaşayanları) çok iyi bilendir.
Reklam
Âl-i İmrân | 100
Ey iman edenler! Eğer Kitab verilen (hıristiyan ve yahudi)lerden herhangi bir gruba uyarsanız (onların İslâm'a aykırı hallerini ve yaşayış şekillerini, plan ve programlarını benimseyip kendinizi onlara benzeme ve beğendirme tavrına ve yarışına girerseniz, iyi bilin ki onlar), sizi (ve neslinizi) imanınızdan (ve mânevî değerlerinizden koparıp, birbirinize hasım yapar) sonra küfre/kâfirliğe döndürürler. [bk. 2/120; 3/149; 4/59; 5/49-50, 54-57; 7/45, 56; 11/19; 60/4, 6]
Bakara | 214
(Ey mü'minler!) Yoksa siz, sizden önce geçip giden (mü'min)lerin, başlarına gelen (sıkıntı)lar, sizin de başınıza gelmeden (hemen) cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle yoksulluk ve sıkıntı dokunmuş ve öyle sarsılmışlardı ki, hatta Peygamber ve onunla birlikte olan o mü'minler: "Allah'ın (vaadettiği) yardımı ne zaman?" diyecek (duruma gelmiş)lerdi. İyi bilin ki Allah'ın yardımı çok yakındır. [krş. 3/142 29/2-3] (Bu âyet ashâbın Hendek gazvesinde karşılaştıkları çetin sıkıntılar üzerine nazil olmuştur. Ayet-i kerime'de Hz. Peygamber ve ashâbina/ümmetine bir mesaj vardır ki; o da, halis niyetle çıkılan İslâm davası yolunda gelecek zorluklara dayanmak, sabretmek, acizlik göstermeyip, mücadeleye devam etmektir. Ancak böylece cenneti kazanmak, Allah'ın yardımına kavuşmak mümkün olur.)
22 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.