Seven kaybeder miydi arayıp bulmasaydı
Yeni güller açmazdı o güller solmasaydı
Hiç çekilmez olurdu yaşadığımız dünya
Aşkın bittiği yerde unutmak olmasaydı
Dünyâya gönül verenler, tıpkı gölge avlayan avcıya benzerler. Gölge, nasıl onların malı olabilir? Nitekim budala bir avcı, kuşun gölgesini kuş zannetti de, onu yakalamak istedi. Fakat dalın üstündeki kuş bile bu ahmağa şaştı kaldı.
akan gözyaşı kurur.
o unutamadığın, artık hatırlamadığın olur.
hayal dediklerin gözünün önüne gelir, yaşantın olur.
olmaz dersin, tanıdığın biri yabancı olur.
yabancı, birden "kalbin" olur.
dün düştüğün yer, bugün dik yürümene sebep olur.
sonra düştüğün yerin adı, "iyi ki yaşamışım." olur.
kızarak yaşarsın ama... "neden ben?" diyen isyanların, seni sen yapmaya vesile olur.
şimdi hayat kötü diyorsun. bir gün aniden güzel olur, sana tüm kötülükleri unutturur...
İnsan fıtraten gayet zaîftir. Halbuki her şey ona ilişir, onu müteessir ve müteellim eder.
Hem gayet âcizdir. Halbuki belaları ve düşmanları pek çoktur.
Hem gayet fakirdir. Halbuki ihtiyacatı pek ziyadedir.
Hem tenbel ve iktidarsızdır. Halbuki hayatın tekâlifi gayet ağırdır.
Hem insaniyet onu kâinatla alâkadar etmiştir. Halbuki sevdiği, ünsiyet ettiği şeylerin zeval ve firakı, mütemadiyen onu incitiyor.
Hem akıl ona yüksek maksadlar ve bâki meyveler gösteriyor. Halbuki eli kısa, ömrü kısa, iktidarı kısa, sabrı kısadır.