Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Allah'ın Adaletsizliği
Nasraddin Hoca bir gün giderken dest-malına bir avuç leblebi koyar. Yiye yiye giderken yolda birez oğlancuklar bulur: "Oğlancuklar! Size leblebi vereyim." der. Oğlancuklar da: "Ver!" demişler. Ayıtmış: "Size Allah verür gibi mi" vereyin, yoksa adem verür gibi mi?" demiş. Oğlancuklar da demiş ki: "Allah verdüği gibi ver." demişler. Nasraddin Hoca da kimine az, kimine çok verür." Hay Hoca! Niçün beraber vermezsin?" derler. Nasraddin Hoca da aydur: " Bak a, gör e ! Allah kimine az verür, kimine çok verür." Oğlancuklar da gine derler ki: "Adem verdüği gibi ver." derler. Ol vaktın Nasraddin Hoca: "Allah, Allah! İşid, gör! Dutalum ben hiç tınmamışım, der. Gör şu oğlancuklar bile beğenmez senün verdüğini." demiş.
Sayfa 113 - Edebiyatçılar DerneğiKitabı okudu
Nasraddin Hoca'ya: "Fülan kişi oruc yedi" demişler. Hoca da ayıtmış: "Vay bir kişi dahı olayıdı, namazı da yiyeyidi" demiş.
Sayfa 105 - Edebiyatçılar DerneğiKitabı okudu
Reklam
Nasraddin Hace'ye ayıtdılar: "Senün gelinün gezegendür." dediler. "Eğer gezegen olsa bize de gelürdi." demiş.
Sayfa 140 - Edebiyatçılar DerneğiKitabı okudu
Nasraddin Hoca'ya meğer günlerde bir gün bir kimesne gelüp: "Hoca! lutf edüp var, fülan kimesnenün kızını bana dileyüver." demiş. Hoca dahı varup kızı kendüye dilemiş. Ba'dehu ol kimesne gelüp Hoca'ya demiş ki: "Niçe oldı? Kız bize verürler mi?" Hoca dahı demiş ki: "Vallahi'l-'azim! Bürazer! Bana dahı gücile verdiler." demiş.
Sayfa 172 - Edebiyatçılar DerneğiKitabı okudu
Hoca'ya Temürlenk demiş ki: "Hoca ! Bilirsin ki Hulefay-ı 'Abbasiyyeden her birinin unvanı: kimi Muvaffak -Billah, kimi Müteekkil-Alellah, kimi Mu'tesim Billah, hep bu yolda idi. Ben de onların meyanında gelseydim, benim 'unvanım ne olurdu?" Hoca derhal demiş ki: " Ey sahib-kıran! Hiç şüphe etmeyiniz ki sizinki muhakkak surette Ne'uzi-billah olurdu."
Sayfa 194 - Edebiyatçılar DerneğiKitabı okudu
Hoca bir gün müsafirliğe gitmiş. O gün gayet sıcak olmakla koca bir kase buzlu hoşaf getirmişler. Hane sahibi, hoşaf taksim edilen büyük ma'den kaşığı alup Hoca'ya zergerdan, küçük, yayvan bir kaşık vermiş. Hane sahibi koca kepçe ile buzlu hoşafı atıştırır, bir de: "Oh! Öldüm!" dermiş. Hoca ise, kaşığı daldırır, fakat içi bir şey almadığından yalnız yalarmış. Hane sahibi yine: "Oh!... Öldüm!" demesinde ber-devam. Hoca bakmış ki olacak şey değil, hane sahibine demiş ki: "Efendim! Rica ederim. Şu elinizdeki kaşığı bana da veriniz de bir kerre de ben öleyim."
Sayfa 201 - Edebiyatçılar DerneğiKitabı okudu
Reklam
Göz bebeğim
Hoca sohbet esnasında evliyalıktan dem urmağa başladı. "Senin evliyalığını neden bilelim?" dediler. " Hangi taşı, hangi ağacı çağırsam gelir." dedi. "Öyle ise şu karşıki pelid ağacını çağır, bakalım." dediler. Hoca, tavr-ı mahsus ile üç kerre: "Gel, ya mübarek!" demişse de ağaç yaprağını bile kımıldatmayınca Hoca, kös kös ağacın yanına gitti. "Hani? Ayağına getirecektin." dediler. "Bizim ta'ifemizde gönül, kibir olmaz. Dağ yürümüzse abdal yürür." dedi.
Sayfa 216 - Edebiyatçılar DerneğiKitabı okudu
Umut İlkesi
Merhum, merkebini zayi' edüp hem arar hem türki çağırır imiş. "Merkebini zayi' eden türki çağırmaz, feryad eder." demişler. " Bir şu dağın ardında ümidim kaldı; orada da bulamazsam seyret bendeki feryadı." demiş.
Sayfa 199 - Edebiyatçılar DerneğiKitabı okudu
Herifin biri soğuktan şikayet edermiş. Başka birisi de işidüp: "Canım! Bu insanlar da ne aca'ibdir. Soğuk olsa, soğuktur diye şikayet ederler; sıcak olsa sıcaktır diye söylenirler," yolunda herkesin söyleye geldiği lafı ortaya atar. Bu sözleri bir köşeden lakaydane dinleyen Hoca Efendi başını kaldırup o adama der ki: "Efendi! Sen öyle söylüyorsun, ama, bahar havasına kimin ne dediği var?"
Sayfa 206 - Edebiyatçılar DerneğiKitabı okudu
54 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.