Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Osmanlı ordusunun, Suriye'den çekilmesi sonucu Hatay'da halk üçe bölünmüştü. Birinci kısım halk Faysal Hükümeti'nin, ikinci kısım Ankara Hükümeti'nin, üçüncü kısım Fransız mandaterliğinin Sancak'ta hüküm sürmesini istemiştir. Arap, Fransız ve Türk cereyanlarının çarpıştığı bu kaotik ortamda eğitimin işleyişi bozulmuş, okullara hoca bulunamamış, medreseler birer birer kapanmıştı. Aynı zamanda Dünya Savaşı'nın yarattığı ekonomik buhran nedeniyle Türkiye'nin çoğu yerinde olduğu gibi Hatay'da da medreseler kapanmaya başlamıştı. Ancak medreselerin kapatılması halkın ikiye bölünmesine neden olmuştur. Medreselerin kapanması, kimi kesimlerce olumlu karşılandığı gibi kimi kesimlerce olumsuz karşılanmıştır. Medreselerin kapanmasını olumsuz karşılayanlar, genellikle yaşlılar ve medrese hocaları arasında görülmekteydi. Onlara göre medrese İslam medeniyetinin bir sembolüydü. Dini öneminin yanı sıra çocuklara okuyup yazmayı öğreten bir kurumdu.
Sayfa 273 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
Sinema ve kahvehanelerin çoğalması şehirdeki kutuplaşmayı da arttırmıştır. 1930-1934 Sancak'ta Araplar ile Türkler arasında çekişmelerin arttığı yıllardır. Bu çekişmenin kahvehanelere de yansıdığını görmek mümkündür. Arap Alevilerinin yoğunlukta olduğu kahve, Fuat Sahillioğlu tarafından 1930 yılında hizmete girmiş olan İnci Kahvehanesi'ydi. Türklerin yoğun olduğu kahve Asmalı Bahçe yazlık kahvesiydi. Özellikle 1934'te Çınaraltı Kahvehanesi'nde Araplarla-Türkler arasında çıkan kavgalardan dolayı, Araplar Dr. Basil Huri'nin Çiçek Kahvesi'ne gitmişlerdir. Vali Konağı'nın hemen yanında bulunan Oruk Pınarı Kahvesi de Türkiye yanlısı Türklerin uğrak yeriydi. Özellikle kahvede İstanbul'dan gelen gazeteler okunmuştur.
Sayfa 237 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
Kahvehaneler birer tiyatro merkeziydiler. Nitekim 1920'li yıllarda Billur Kahvehanesi'nde Romeo ve Juliet sergilenmiştir. Antakya insanının eğlenceye olan düşkünlüğü, Fransız idarecilerinde odak noktası olmuştur. Bu amaçla Fransız manda döneminde şehre birçok sinemanın ve kahvehanenin inşa edilmesi tesadüfi olmamıştır. Zira Suriye'ye bağlı olan Sancak'ta, işgal dönemine kadar sinema gösterimi geçici usullerle yapılmaktaydı. Bu amaçla 1927 yılında sessiz filmlerin gösterildiği Royal adlı bir yazlık sinema yaptırılmıştır. Filmler, Fransızca ve Arapça alt yazılarla halka izletilmiş, sinemaya daha çok Antakya'nın bürokratları ve ticaretle uğraşan kesimi gitmiştir. Aynı yıl Papaloz tarafından Camlı Kahvehanesi açılmıştır. Tahminen 1927 ile 1930'larda da Paris Sineması açılmış, sahipleri tarafından Yeni Mecmua'da ilanlar verilmiştir. Yazlık Paris Sineması'nda haftada 3 defa, 2 akşamda bir programlar değiştirilerek filmler halka ilan edilmekteydi. Fransız kültürünün aşılandığı sinemalarda kadınlarla erkeklerin bir arada film izlediği günler de olmuştur.
Sayfa 235 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
Hatay'da ilk sinema gösteriminin ne zaman gerçekleştiği konusunda kesm bir hükme varmak, kaynak yetersizliğinden dolayı güçtür. Hatay'da ilk sinema gösterimi tahminen 1914'te başlamıştır. Bu bağlamda Antakya'ya gelen bir Frenk'in, Belediye Kahvesi'nde perdeler üzerinde hareket eden resimler, manzaralar göstereceği tüm şehre yayılmıştır. Böylelikle tüm şehir kahveye akın etmiş, filmi büyük coşkuyla büyülenerek izlemiştir. İkinci sinema gösterisi ise 1916 yılında Kosti adlı bir Bulgar tarafından Belediye Kahvesi'nde gerçekleştirilmiştir. Sessiz sinema ve ilk elektrikle halkın buluşması bu vesileyle olmuştur. Filmde Sultan Reşad'ın Cuma selamlığından çıkışını halk büyük bir heyecan ve coşkuyla karşılamıştır.
Sayfa 234 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
Esra Demirci Akyol, yapmış olduğu alan çalışmasında, Amik Gölü'nün kurutulmasıyla ortaya çıkan toprakların Türkmenlere verildiğini belirtmiştir. Aynı zamanda bölgeye Özbeklerin ve bir afet sonrası Samsun'dan gelen göçmenlerin yerleştirildiğini, onlara da toprak verildiğini, bu işle bir milletvekilinin uğraştığını ifade etmiştir. Aralık ayına doğru İskenderun'a Bulgaristan'dan gelen göçmenleri yerleştirmek için komiteler kurulmuştur. 28 Şubat 1951'de 158 aileden oluşan Bulgar kafilesi İskenderun, Dörtyol ve Erzin başta olmak üzere Hatay'ın ilçelerine yerleştirilmişlerdi. Göçmenlerin 98'i Reyhanlı Devlet Çiftliği'ne, 30'u Erzin'e 15'i Kuzuculu Köyü'ne, 15'i ise Dörtyol'un İcadiye Köyü'ne yerleştirilmişlerdi.
Sayfa 233 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
Ermeniler kamyonlarla ve denizden şileplerle Suriye'ye, ABD'ye Avrupa'ya göç etmişlerdir. Ermenilerden kalan bağ ve bahçeler bölgeye yerleştirilenlerin malı olmuştur. 10 Ağustos 1939'da Şükrü Balcıoğ "Hatay ve Göçmen İskânı" adlı makalesinde, Hatay'da boş arazinin olduğunu, buraların göçmen iskânı için uygun olduğunu, Cumhuriyet idaresinin bölgedeki iskân politikasını desteklediğini belirtmişti. 29 Aralık 1939'da Hatay Valisi Şükrü Sökmensüer ile irtibata geçilerek Erzincan depremzedelerinin Hatay'a yerleştirilmesi Dâhiliye Vekâleti'ne bildirilmişti Ocak 1940'ta 3000 felaketzede Hatay'ın Reyhanîye, Kırıkhan, İskender ilçelerine yerleştirilmişti.
Sayfa 230 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
Atatürk'ün ölümü ve İsmet İnönü'nün Cumhurbaşkanlığına geçişinden sonra iltihakla birlikte göçler hızlanmıştır. İkinci Dünya Savaşı'nın hüküm sürdüğü yıllarda göçmenleri taşımak için 400 askeri araç ve 2 gemi kullanılmıştır. Musa Dağı Ermenileri yürüyerek Lazkiye'ye geçiş yapmışlardır. Hatay'dan göç edenler yaklaşık olarak 48.000'i bulmuştur. Ermeniler, 26.500 kişi ile göç edenler içinde başı çekmiştir. Onları 11.500 kişi ile Ortodokslar, 6.000 kişi ile Araplar, 3.000 kişi ile de Aleviler izlemiştir. Alevilerin neden göç ettikleri konusunda fazla bilgi olmamakla birlikte, büyük olasılıkla Suriye'deki akrabalarının varlığı ve Hatay'daki yeni rejimin neler getireceği korkusu olmuştur.
Sayfa 229 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
Antakya'ya otomobil ilk defa 1910 veya 1911 yıllarında getirilmiştir. Forbes Miyan Şirketi'nin İskenderun Şubesi Müdürü bir otomobille İskenderun'dan Antakya'ya gelip, Saray Caddesi'nden geçerek Lafut Meydanı'nda (şimdiki Katolik Kilisesi) şube binasına misafir olmuştur. Arabayı halk hayretler içinde karşılayarak arkasından koşmuştur. İkinci otomobil ise Birinci Dünya Savaşı sırasında 1916'da İskenderun'dan Antakya'ya gelmiştir. Otomobilde Fahrettin Paşa vardı. Harpten hemen sonra 1919'a kadar Hatay'da toplam 10 kadar araba bulunmaktaydı. Aynı zamanda doğu illerinde olduğu gibi Hatay'da da Fransız işgalinden hemen sonra yolların asfaltlanmasıyla beraber otomobil ve otomobil nakliyatı önem kazanmıştır. 1919 senesinde 15 olan otomobil sayısı, 30 Haziran 1930'da 353'e çıkmıştır. Bu sayının artış nedeni, mandater hükümetin otomobil kayıtlarında vergiyi az alması ve otomobil ithalatını teşvik etmesine bağlıydı. Buna karşılık, 31 Aralık 1934'te 280 ve 31 Aralık 1935'te 201'e inmiştir. Bunun en önemli sebebi Yüksek Komiserliğin otomobillerin 15 L.R numaralı kararname gereği, kayıt işlemlerine sınır getirmesiydi. Otomobiller yolcu, kamyon ve kamyonetlerde ticari eşya naklederlerdi.
Sayfa 145 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
Marshall yardımı çerçevesinde Hatay'a tarımla ilgili aletler ve traktörün gelmesiyle tarımdan elde edilen verim artmış ve bu sebeple toprak sahiplerinin DP'ye ilgisi artmıştır. Bütün bu gelişmeler sonucunu belediye seçimlerinde göstermiştir.
Sayfa 103 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
3 Eylül 1950 tarihinde yapılan Belediye Başkanlığı seçimi ülke genelinde oldukça yüksek katılımlı (% 90) ve hareketli geçmiştir. Bazı yerlerde ise katılım oranı % 45-50 arasında kalmıştır. DP 600 belediyeden 560'nı yani% 93'nü kazanmış, Ekim'deki İl Genel Meclisi Seçimlerinde DP'liler, 67 İlin 55'ini kazanmıştır. Bu başarı üzerine Menderes şunu söylemiştir: "Türk milleti Halk Partisi'ni 14 Mayıs'ta iktidardan tasfiye etmişti; 3 Eylül'de muhalefetten tasfiye etti. "
Sayfa 102 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
CHP, ülkenin kalkınmış olan batı bölgesindeki tek bir vilayette dahi üstünlük sağlayamamış; kazandığı bütün vilayetler Ankara'nın doğusunda ve büyük ölçüde, az gelişmiş bölgelerde CHP'ye sadık olan eşraf, aşiret reisleri ve büyük toprak sahiplerinin kullanılan oyları denetlemiş olmasından kaynaklanıyordu. Meclis, Celal Bayar'ı Cumhurbaşkanı seçmiş ve o da Adnan Menderes'i Başbakan olarak atamış, yeni hükümet 22 Mayıs'ta açıklanmıştır.
Sayfa 99 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
DP, "Hakimiyet kayıtsız, şartsız milletindir." propagandasıyla hareket ederken CHP ise diğer seçim dönemindeki gibi Hatay'ın kurtuluşunda oynadığı rolü esas almıştır. CHP, Hatay Postası yoluyla yaptığı sloganında "Topraksıza toprak, toprağına tapu, köylüye kredi ve uzun makine, mahsulüne iyi fiyat ve daha mesut bir hayat CHP'nin eseridir." başlığıyla halktan oy istemiştir. Nadir Nadi, Cumhuriyet gazetesinde yazdığı "Hatay'da Muhalefet" adlı makalesinde Hatay'ın Anavatan'a iltihakından sonra bu şehirle ilgilenilmediğini, köy yollarının kötü olduğunu, sömürge zihniyetiyle hareket eden valilerin halkı gücendirdiğini, bu nedenle insanların DP'ye ümit bağladıklarını, Satı Bey'in yeni mektebinden çocukluk arkadaşı olan Ali Muhsin Bereket'in baskı yapılmadığı takdirde kendisine, DP'nin seçimleri kazanacağını söylediğini belirtmiştir.
Sayfa 98 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
Halk, CHP'nin adaylarının Parti Müfettişi ve Genel Merkez tesiri altında belirlenmesinden rahatsız olmuştur. Buna karşın DP merkezden aday göstermeyerek adayların seçimini mahalli teşkilatlara bırakmıştır.
Sayfa 98 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
Siyasilerin her dönemde kazanmak için kaşımadıkları hassasiyet yok
5 Nisan 1949 tarihinde DP İl Kongresini yaparak, İl İdare Kurulu baş kanlığına Ahmet Sırrı Hocaoğlu getirilmiştir. Bu dönemde, başyazarların aynı zamanda milletvekili oluşu da dikkat çekicidir. Nitekim İleri Hürriyet gazetesi (ki başyazarı A.Sırrı Hocaoğludur.) seçim öncesi DP'nin propagan dasını yapmıştır. Gazete, CHP'nin Hatay'da Alevi ve Sünni ayrımı yaptığımı, DP'yi Alevi düşmanı olmakla suçladığını; oysa DP'nin içinde bunu yapacak üyelerin olmadığını belirtmiştir.
Sayfa 96 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
CHP İl İdare Kurulu Başkanı Dr. Vedi Bilgin'in hazırladığı raporlarda, Bayar'ı karşılayan lise öğretmenlerinin görevden uzaklaştırmaları gerektiği vurgulanmıştır. CHP, DP üyeleri üzerinden DP'yi yıpratmaya çalışmıştır. Bütün bu yıpratma çabalarına karşı Antakya'nın geniş emlak sahipleri, DP'nin seçimi kazanması için para toplamışlardır. Özellikle Abdurrahman Melek'in yeğeni İhsan Melek, para kuvvetiyle seçimlerde kendilerine oy verilmesi halinde halka yardım edeceklerini söylemiş ve bu şekilde CHP'nin yıkılacağı yönünde propaganda yapma yoluna gitmiştir. Her propaganda da karşıt propagandayı beraberinde getirmişti. Özellikle Atayolu gazetesinin yazarları, Fransızlar döneminde olan olayları gazetelerine taşıyarak DP'yi yıpratmaya devam etmiş ve CHP'den bu amaçla maddi destek almıştır. 9 Aralık 1948'de "Fransızlara 15 yıl Maarif Müdürlüğü Yapan Şimdiki DP Hatay İl İdare Kurulu Başkanı Bunlara Ne Buyurur?" manşetiyle Mithat Kuseyri eleştirilmekteydi. Oysa daha önceki bölümlerde de bahsedildiği gibi Kuseyri, Fransız idarecileri ile Türk idarecileri arasında denge kurmaya çalışmıştır.
Sayfa 96 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
47 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.