Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Devlet özgürlüğün bittiği yerde başlayan güçtür.- Lenin
Reklam
Tarih boyunca bazı kavramlar kötü adamların elinde korkunç silahlara dönüşmüştür. Mesela bazen devlet, bazen din ve bazen de bilim zavallı masumların canına od tıkamıştır. Peki çare? Aklıma Hukuktan başka bir şey gelmiyor.
Sekülerleşme
Jean bodın tanrıyı devletten uzak tutmuyor Ama onun düzeni içinde değişik inançların bir arada bulunmasına da ses çıkarmıyor.Kralin kendisi de Tanrı'nın vekilidir. O'na yönelmiş değişik inançlara karışamaz aynı kaynaktan çıkmış sonra değişikliğe uğramış dinsel inançlar Bu yüzden Bodin'i rahatsız etmiyor. Kiliseyi devlet işlerine karıştırmadığı gibi iktidarın da halkın üzerine şu ya da bu yönde baskı yapmasına olanak tanımıyor.
Genel Kamu Hukuku
Genel Kamu Hukuku
bi duble hukuk felsefesi vereyim ağbime
Tüm değerlerin belli ölçüde öznel olduğu bir dünyada hukuk da bir tiyatro dekorundan başka bir şey değil. Modern olsun olmasın neredeyse tüm hukuk sistemleri ve yasaları "ortalama insan" üzerine kurulmuştur. Nedir Allah aşkına bu meşhur ortalama insan?.. İyi niyetli ve belli ölçüde makul düşünebilen, yani temyiz kudreti yerinde insan diyelim hadi buna. Hangimizin temyiz kudreti neye göre, kime göre var ? Hem sonra iyi niyet nedir, nesnellik nedir, hakkaniyet nedir? İşin aslı bana kalırsa tüm bunların hepsi birer laf salatasından başka bir şey değil. Burada her türlü ahlaksızlığı meşrulaştırmak, suçu ve suçluyu övmek niyetinde değilim ama mevcut hukuk kuralları "kendi yarattığı" insanın doğasına uygun değil bir kere. Hal böyle olunca da insan -belki de başkaldıran insan demeliydim-, birileri şu vicdansız toplum sözleşmesini ama yine de o topluluğun yararına bozsun istiyor.
şaziye..

şaziye..

@verbavolentscriptamanent
·
21 Ekim 2023 21:49
"...suçluluk ve kişisel yükümlülük duygusu, var olan en eski ve en aslî kişilerarası ilişkiden, alıcı-satıcı, alacaklı-borçlu ilişkisinden kaynaklanmıştı: ilk kez burada kişi kişinin karşısına çıktı, ilk kez burada kişi kişiyle boy ölçüştü. ... Bedel belirlemek, değer ölçmek, eşdeğerler bulmak, takas etmek - bunlar, düşünmeye ilk başladığında insanı o derece meşgul etti ki, düşünmenin kendisi oldular bir anlamda: sağgörünün en eski türü burada yetiştirildi; insanın övüncü olan diğer hayvanlardan üstün olma duygusunun da ilk burada baş gösterdiği düşünülebilir. Bizim "Mensch" (insan) (manas) sözcüğümüzde belki hâlâ tam da bu özgüvenden bir şeyler dile gelmektedir: insan kendini, değer ölçen, değer biçen ve ölçen bir varlık, "degerlendiren hayvanın kendisi" olarak tanımladı. (...)Göz, bu bakış açısına ayarlanmıştı artık bir kez: ve eski insanlığın, zor harekete geçirilen, ama harekete geçirildikten sonra da aynı yönde amansızca ilerleyen düşünüş tarzına özgü o hoyrat çıkarımsal tutarlılıkla, büyük bir genellemeye, "her nesnenin bir bedeli vardır, her şey geri ödenebilir" - adaletin en eski ve naif ahlak yasasına; yeryüzündeki her tür "iyi yürekliliğin", "hakkaniyetin", "iyi niyetin", "nesnelliğin" başlangıcına varıldı çok geçmeden. Adalet bu ilk aşamada, birbirlerine aşağı yukarı eş güçte olanların birbirleriyle uzlaşmak, bir tazminat yoluyla yeniden "anlaşmak" için gösterdikleri iyi niyettir - daha az güçlü olanları ise kendi aralarında bir uzlaşmaya zorlamaktır."
s. 65, 66 - İkinci İnceleme: "Suç", "Vicdan Rahatsızlığı" Ve Benzeri Şeyler / Kabalcı Yayınevi, Çev. Zeynep Alangoya [Schuld: suç, Schulden: borç; s. 57]Kitabı okudu
"Ortadoğu'da hissiyatın yeri yoktur."
46 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.