İnternet

4 üye
Takip
İnternetin insanı dost sıcağından, yüz yüze yârenlikten alıkoyan ve yalnızlaştıran bir doğası var.
Reklam
Siber uzayda herkese yer vardır; farklılığı hemen dikkat çeken kimse yoktur. İsim saklama imkânı (Evinizde pijamalarınızla oturup nefret yazılanı yazarak bir servet kazanabilirsiniz.) bazı kimselere cazip gelir. Aynı şekilde her bir blog yazarının veya yorumcunun ortaya çıkan kolektif anlatıyla ilgili sahiplik duygusu bir topluluk paylaşımı izlenimi verir. Facebook ve Twitter'da insanlar sizin yazdıklarınızı "sevebilirler" veya başkalarına "retweet" yapabilirler. Fotoğraflar koyulur ve değiş tokuş yapılır. Youtube videoları yüklenir ve binlerce seyirciyi kendisine çeker. Yorumlar bırakılır ve takipçiler cezbedilir. Bir insan sosyal medya dünyasında ne kadar aktif olursa önem ve aidiyet duyguları sağlayan anlamlı bir kimlik geliştirerek daha popüler hale gelir. Gündüz psikolog, dişçi ve banker olanlar geceleyin sağ kanat politik eylemci haline gelirler. Sigorta şirketindeki sıkıntılı resepsiyon görevlisi iş yerinden ayrıldıktan sonra İslam karşıtı İrene haline gelir.
Halk ayaklanması isteyenler için kahvelerde veya salonlarda toplanmak artık geçmişe karışmıştır. Bir zamanlar bu buluşmalar ortak bir düşmana karşı yürüyüş ve gösterilerin başlangıç noktası ve büyüdüğü yerdi. Dükkan sahipleri, bürokratlar, küçük iş sahipleri hatta işsizler şimdi aralarındaki geleneksel sınıf farklılıklarını aşabilirler ve interneti kullanarak daha önce sadece yerel topluluklar içinde mevcut olan fikirleri eyalet içinde, ulusal sınırlar içine ve hatta uluslararası boyuta yayabilirler ve daha büyük kitleleri kendilerine çekebilirler.
İnternetin nefret ve ön yargıyı kışkırtmaktaki rolü ne kadar vurgulansa yeridir. Geleneksel iletişim araçlarına dayanan korku kampanyalarının aksine internet, kavga etmek isteyen sıradan insanların mesajlarını geniş bir şekilde yaymalarına izin verir. Gerekli olan tek şey, bir dizüstü bilgisayar ve internet bağlantısıdır.
İnternet bağımlılığı bu kadar önemli bir sorun mu? İnsan­ların bilgisayar başında biraz fazla zaman geçirmelerinin, nette sörf yapıp online oyunlar oynamalarının kime ne zararı olabilir? Bu soruya, Güney Kore'den bir haberle cevap verelim. 2009 Eylül ayında bir aile, bütün gece süren online oyun seansları için internet kafede vakit geçirdiklerinden evde bıraktıkları bebekle­rinin açlıktan ölmesine sebep oldu. İşin acı tarafı, anne babanın oynadığı oyundaki karakterin, beslenip büyütülen sanal bir kız çocuğu olması. Bir başka örnek, çocuğu havuza düşen bir kadının atlayıp çocuğu kurtarmak yerine Twitter'daki ağ grubundan dua istemesi. Beslenme yetersizliğinden hastalananlar, klavye ba­şından kalkıp tuvalete gitmediği için zehirlenip ölenler... Her ge­çen gün bu örneklerin sayısı artıyor.
Reklam
63 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.