BÜRHAN: Delil, hüccet, isbat vasıtası.
* Man: Yakînî mukaddemelerden meydana gelen kıyas.
* Red ve inkâr için itiraz kabul edilmeyecek surette isbat-ı hakikat eden kavi hüccet.
(Bir bürhan ile elde edilen netice-i tevhidi bazı insanlar isti'zam ile dar zihinlerine sıkıştıramazlar.
Veya bozuk hayalleri tahammül edemez.
Bu hâle karşı o kat'i, sahih bürhanı reddetmek üzere:
"Bu neticeyi, bu kadar azametiyle şu bürhan (onu) intac edemez." diye bahaneler ile kabul etmez. O miskin bilmez mi ki, neticenin kayyûmu imandır. Bürhan, ancak onu görmek için bir menfezdir. Veya bir süpürge gibi o neticeye konan vehimleri süpürür.
Maahâza bürhan bir değildir, bin değildir.
* Zerrat-ı âlem adedince bürhanlar vardır.* M.N.)"
*Risale-i Nur böyle burhanlarla doludur.
Anca kapağını dahi açmadan , gündüz vakti gözünü kapatıp kendine gece yapan saftirik beyinsizler onu ve onu telif eden Bediüzzaman Said Nursi hazretlerini tanımadan bilmeden laf söyler. Sözleri ile de zaten cahillik seviyelerini ortaya koyuyorlar...