Oinos: "Neden ağlıyorsun, Agathos? Rastladığımız bu yemyeşul ama ürkütücü yıldızım üstünden süzülürken neden sarktı kanatların? Parlak çiçekleri masalsı bir güzelliği, ürkütücü volkanları da coşkulu bir yüreğin arzularını anımsatıyor."
Agathos: "Anımsatmıyor, zaten öyleler! Tam üç yüz sene önce, sevgilimin önünde ellerim kenetli bir halde gözyaşlarına boğulurken bu ıssız yıldızı birkaç tutkulu kelimeyle var ettim. Parlak çiçekleri gerçekleşmemiş düşlerin en kıymetlisi, hiddetiyle kuduran volkanları ise en coşkulu, en sefih kalbin tutkularıdır."
"Ah, Ölüm, bütün ziyafetlerde insanı doyuran hayalet! Ölüm üzerine ne çok düşündük, Monos! İnsanların mutluluğunu yoklayan gizemli bir perdeydi, insanlara 'Buraya kadar, dahası yok!' derdi. Monos'um, göğsümüzde yanan aşk ateşini ilk hissettiğimizde nafe sevinmiş, mutluluğumuzun aşkımızın gücüyle daha da güçleneceğini zannetmiştik! Ama maalesef aşkımız büyüdükçe bizi ilelebet ayıracak olan o aceleci, kötücül anın dehşeti de büyüdü! Bundandır zaman içinde sevginin acı vermeye başlaması. Birbirimizden nefret etseydik belki ölüm de bize merhamet duyardı."
Sayfa 716 - Monos ile Una'nın DiyaloğuKitabı okudu
"Bilgeler ise korkuları yatıştırmakla veya beğendikleei teoriyi desteklemekle uğraşmayarak zihinlerini ve ruhlarını yormadılar. Doğru fikirler arayıp eksiksiz bilgi edinmek için can attılar. Gerçek, saf kudreti ve olağanüstü ihtişamıyla ortaya çıktığında da bilgeler eğilip ona taptı.
"Merhamet et bana, Charmion! Önceden bilinmezken şimdi bilinir kıldığın bu şeyler, heybetli ve mutlak Şimdi'yle bütünleşen kurgusal an benim boyumu aşan şeyler."
"Ah, felsefenin mücizevi ışığına hayran kalan insanlar daha önceleri savaşları ve salgın hastalıkları felaket sanmış! İnsanlar mabetlere kapanıp bu belaları savuşturmak için durmadan dua etmiş! Atalarımızın bunları neden yaptığını anlamak çok güç doğrusu. On binlerce insanın bir anda yok olması ancak kitlelere fayda sağlar; bunu göremeyecek kadar körlermiş!"