Medya, sosyal ilişkileri bozuk insanların çoğalması için çalışır; bu sayede korkaklaşan, tedirginleşen kitlenin uysal, itaatkar, mıymıntı, pısırık, budala ve nevrotik yaratıklar haline gelmelerine yol açar.
Medya kuruluşlarının çıkarları ve iktidarla ilişkileri, gazetecilerin çoğu zaman yurttaş odaklı ve kamu yararını gözeten bir habercilik yapmasını engelliyor.
Barış gazetecisi, çatışmaların bağlamı ve ardalanında yer alan kültür ve tarih gibi her türlü ayrıntıya yer verirken, savaş gazetecisi ‘ilk taşı kim attı’ meselesine odaklanır.
Hattab mücadelenin medyaya da taşınması gerektiğine inanıyordu: "Allah bizden kâfirlere karşı onlar bizimle nasıl savaşıyorlarsa öyle savaşmamızı istiyor. Onlar medya ve propaganda yolunu kullanıyorlar, öyleyse bizde kendi medyamızla onlara karşı savaşmalıyız." diyordu.