Ey kalbimizde olan Nur!
Gel didinmelerimin ve arzumun sonu gel. Hayatımızın senin elinde olduğunu biliyorsun. Hayatı, kullarını sıkıntılı yapma gel.
Ey aşk! Ey Maşuk!
Engelleri AŞ ve inadı bırak da gel.
Ey hüthütlerin sahibi olan Süleyman!
Lütfedip de bizi aramak üzere gel.
Ruhlar senin kaybolmandan ötürü inleyip feryat etmedeler; miadını doldur da gel. Ayıplarını ört, iyilikleri saç, cömert olanların âdeti de böyledir, gel. Farsça ‘gel’ nasıl derler? “Biya” mı?
Ya gel veya bizim davetimize hak ver de gel. Geleceğin zaman muradımız ne de açılır. Gelmeyeceğin zaman da muradımız ne de kesat olur; gel. Ey Arab’ın Küşadı!
Ey İran’ın Kubad’ı!
Kalbimi hatıranla fethedersin, gel.
İçim sana gel deyicidir.
Ey varlığından olacak olan varlık, gel..
Gittin ya. Kalsan güzel olurdu, gitmişin neye yarar?
Sen gittin ama bak senle ilgili olan bir şey bende. Sensizlik bende. Gittin. Heyhat! Pervaneye döndü narin yüreğim sensizliğinde.
Her yalnız âşık değildir, ama her yanmış aşkın kuytusunda yalnızdır.
Ateşinden değil,
Ateşsizliğinden yanmışım diyorum.
Ey aşkın sesi, nefesi
Gel bir an evvel.
Dinsin artık kıyametin gürültüsü…