Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mistik Tasavvuf Aşkı

Profil
Devam Edelim Mektuba
Yanan Alnım , Müşfik avuçlarına ne kadar da muhtaç bilemezsin... Beni ne kadar ateşe versen de, hiçbir hatıramız küllenemez, bunu bilesin. Zümrüdü Anka gibi kendi külümden doğar Ve katar katar turnalar gibi yine kanat vurarak yine revan olurum yollarına... Gözlerimde bir mahmurluk, sensiz uykularımdan arda kalan Sinemde yumru yumru
Sayfa 125 - Kapı Roman YayınlarıKitabı okudu
Mektuba devam
Senden önce kitaplarda arıyordum derinliği, kitaplardan utanıyorum. Sen bütün kitaplardan daha derinsin. Sana yazdığım mektuplardan utanıyorum, kendi kendini oku. Karanlıklardaydım. Ve cinnetin sesi yüzümü kamçılıyor: bir baykuş kahkahası, bir kobra ıslığı... Karanlıklardayım. Zindanımı aydınlatan tek ışık cıvıltılarınızdı. Yıldızım benim. Ve
Sayfa 128 - Kapı Roman YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Mektuba devam
Ah ah! Gönlüm çilem, aşkım, kederim, acım, gönlüm! Sustukça hoş geçimlim, dile geldikçe parlayan alevim. Kopup saçılan gerdanlığında soylu nedimelerin, savrulan incileri yere inen hüzünlerim. Aramadan bulduğum yola koyulmuş göçüm.
Sayfa 127 - Kapı Roman YayınlarıKitabı okudu
Mevlana’nın Mektubunu Okumaya Devam Ediyoruz
Ey kalbimizde olan Nur! Gel didinmelerimin ve arzumun sonu gel. Hayatımızın senin elinde olduğunu biliyorsun. Hayatı, kullarını sıkıntılı yapma gel. Ey aşk! Ey Maşuk! Engelleri AŞ ve inadı bırak da gel. Ey hüthütlerin sahibi olan Süleyman! Lütfedip de bizi aramak üzere gel. Ruhlar senin kaybolmandan ötürü inleyip feryat etmedeler; miadını doldur da gel. Ayıplarını ört, iyilikleri saç, cömert olanların âdeti de böyledir, gel. Farsça ‘gel’ nasıl derler? “Biya” mı? Ya gel veya bizim davetimize hak ver de gel. Geleceğin zaman muradımız ne de açılır. Gelmeyeceğin zaman da muradımız ne de kesat olur; gel. Ey Arab’ın Küşadı! Ey İran’ın Kubad’ı! Kalbimi hatıranla fethedersin, gel. İçim sana gel deyicidir. Ey varlığından olacak olan varlık, gel.. Gittin ya. Kalsan güzel olurdu, gitmişin neye yarar? Sen gittin ama bak senle ilgili olan bir şey bende. Sensizlik bende. Gittin. Heyhat! Pervaneye döndü narin yüreğim sensizliğinde. Her yalnız âşık değildir, ama her yanmış aşkın kuytusunda yalnızdır. Ateşinden değil, Ateşsizliğinden yanmışım diyorum. Ey aşkın sesi, nefesi Gel bir an evvel. Dinsin artık kıyametin gürültüsü…
Sayfa 126 - Kapı Roman YayınlarıKitabı okudu
Ve Başlıyoruz, Mevlana’nın Yürekleri Dağlayan Mektuplarını Okumaya :(
“Seni ne huzuru arayanlara, ne huzuru bulanlara, ne de huzurdan kaçanlara sordum. Güneşin sıcaklığını en iyi kim anlatabilir? Sıcaktan düşüp bayılan mı? Hayır, onun aşkı zayıftır. Güneşe yolculuk yapan mı? O da değil, gitse gitse nereye kadar gidebilir ki? Gölgeye sığınanlara ise güneşi hiç sormamalı… Aşk mabedim... Efendim... Söyler
Sayfa 124 - Kapı Roman YayınlarıKitabı okudu
1. Mektup Sona Erdi
Cennete Araf’tan gidilir. Mecdelli Meryem, İsa'nın yaralı ayaklarını gözyaşlarıyla yıkadı ve saçlarıyla kuruladı. Gelsen de yılların yorgunluğuna düçar, yolların dikenlerine bizar ayaklarını yıkayan olsam Ey Sertaç'ım... Ey Şems'im!.. Senin hasretin yanında Selahaddin Zerkub'umun gözyaşları içimdeki ateşi bir nebze dahi
Sayfa 129 - Kapı Roman YayınlarıKitabı okudu