- "Necip Fazıl'ın: "Yolculuk, her zaman düşündüm onu; / İçimde bu azgın dâvet ne demek / Oraya, nerdeyse toprağın sonu, / Uçmak, kayıp gitmek, kaçıp dönmemek..." diye başlayan ve içinde, bir elin insanın altındaki minderi kaydırdığını, güneşten düşen bir ışık çubuğunun insanı çağırdığını, gözler yumulu her gece rüyada görülen yerlerin arandığını ve acı rüzgârların başı bir yaprak gibi bir yana alıp götürdüğünü belirten şiiriyle Fransız sembolistlerin, ekzotik yerler özlemi, başka ülkelere kaçış duygusu, dünyaya yabancılık acısı arasında bir fark vardır. Batılı şairlerde olan, daha çok alışılmışın dışına çıkma, monoton hayatın verdiği can sıkıntısından kurtulma isteği, öleyazan duygu ve düşünceleri, arzu ve iştihaları tazeleme dileğidir.. Necip Fazıl'ın yolculuk imajında ise, tamamen fizikötesi bir atılım, bu dünyanın dışında ve çok ötesinde varolan ideal bir ülkenin özlemi, hattâ bu özlemi de aşkın, yakalama cehdi gizlidir..."