Özgürlük fikri “yozlaşıp yalnızca serbest girişimciliğin bir savunucusuna dönüşüyor” ve bu da “sahip oldukları gelir, boş zaman ve güvenliğin arttırılması gerekmeyenler için tam bir özgürlük; mülk sahiplerinin gücüne karşı kendilerini korumak için ümitisizce demokratik haklarını kullanmaya çalışan halk için ise önlerine atılan birkaç lokma” anlamına geliyor.
Neoliberalizm, siyaseti tümüyle ekonomiye, ekonominin tamamını da serbest rekabet doktrinine indirgiyor ve bu doktrini tüm toplumsal sorunlara çözüm olarak öne sürüyordu. Gerçekte ise neoliberal dogmalar toplumsal eşitsizlikleri feci şekilde ağırlaştırdı ve finansal nüfuz odaklarına devasa bir güç sağladı.
...bu sürecin sadece Türkiye'ye özgü olmadığının altını çizerek "1973'te Şili ve Uruguay'da, 1976'da Arjantin'de yaşanan askerî müdahaleleri analiz eden Hector Schamis'e göre bu müdahaleler[in], önceki dönemin bürokratik otoriter müdahalelerinden niteliksel olarak farklı" olduklarını, nitekim "...mevcut hegemonya projesi ve sermaye birikim rejiminden bir kopuşu ve yeniden yapılandırmayı" içerdiklerini vurgular. "Daha önceki darbeler halk kitlelerini siyaseten ve ekonomik olarak zapturapt altına alarak ve ödemeler dengesi gibi acil ekonomik sorunlara müdahil olarak ithal ikameci sanayileşmeyi (IIS) derinleştirmeyi hedeflemiştir. Bu yeni darbeler ise piyasa ekonomisi ve baskıcı taktiklerin bileşimiyle ekonomiyi, toplumu, devleti, siyaseti, ideolojik ve kültürel alanı yeniden yapılandırdılar. Bu anlamıyla da gündemlerinde yönetilemezlik, hükümet bunalımı ve aşırı talep gibi konuları bulunduran "...bazı ileri sanayi ülkelerindeki neomuhafazakâr projelerle çarpıcı bir benzerlik gösterirler". "Bir diğer deyişle, bu darbeler ve askerî rejimler, '70'lerin sonundan itibaren ABD ve İngiltere'de göreceğimiz Yeni Sağ siyasetlerle gerçekleştirilecek neoliberal kapitalizme geçişin geç kapitalistleşen toplumsal formasyonlar bağlamında gerçekleşme biçiminin öncülüdür: Militarizm yoluyla neoliberalizmin tesisi."
Herkesin kendi kendisinin girişimcisi olduğu bir toplumda, bir sağ kalma ekonomisi yürürlüktedir. Bu ekonomi Eros'un ve ölümün yok-ekonomisiyle (Anökonomie) taban tabana zıttır. Gemi azıya almış Benlik ve performans itkileriyle neoliberalizm, Eros' un tamamen ortadan kalktığı bir toplumsal düzendir. Ölümün negatifliğinin boyun eğdiği pozitif toplum, tek derdi "süreksizlik içinde sağ kalmayı güvence altına almak" olan çıplak yaşamın toplumudur. Bu bir köle yaşamıdır. Bu çıplak yaşamı sürdürme derdi, sağ kalma derdi, gayet karmaşık bir olgu olan bütün canlılığından mahrum bırakır yaşamı. Salt pozitif olan, cansızdır. Negatiflik canlılık için elzemdir: "Bir şey, çelişkiyi içinde barındırdığı sürece, çelişkiyi kapsama ve ona karşı koyma gücü olduğu sürece canlıdır." Canlılığın, her tür negatiflikten mahrum olan zindelik veya fitness'ten farkı budur. Sağ kalan kişi, yaşayamayacak kadar ölü, ölemeyecek kadar canlı bir yaşayan ölüye benzer.