Milli kültürü zenginleştirecek eserleri okumak hatta mümkünse eski harfleri öğrenmek faydalıdır.Eski harflerle yazılmış eserler hâlâ büyük bir hazine halinde kapalı olarak durmaktadır.
Kitap 80 sayfa olması itibarıyla çok fazla bilgi sunmuyor ve sunduğu bilgiler de kendi içinde çelişkili.
Türkçenin Anadolu'da Arapça ve Farsça ile olan mücadelesi ve yönetimlerin Türkçeyi yazı dillerinde ne kadar kullandığını bize kısaca tarihi gelişimler ile sunmaya çalışmış. Ancak anlatırken bir yerinde yöneticilerin Türk oldukları ve Türkçe konuştuklarını söylese de özellikle Selçuklu Devleti'nin yönetimde resmi dilin Farsça olarak kullanması ayrıca Osmanlı Devleti'nin resmi dil olarak Türkçeyi seçmesine rağmen zamanla Arapça ve Farsça etkisinde kalarak yönetim merkezi çevresinde yapma bir dil üretmeleri üzerinden halkın konuştuğu dilden kopmaları üzerinde kısa kısa görüşler verse de sonrasında Türkçenin yazışmalarda kullanılan bir dil olduğunu söylemiş. Türkçenin hakim dil olduğu söylenmiş ama o dönem yöneticilerin Türkçeyi kaba dil olarak gördüklerini de söylüyor. Bu iki karşıt konu ardından da verdiği kaynaklardan çok öznel bir yaklaşım ile daha fazla yorumlama üzerinden gidilmiş.
Osmanlı Türkçesi üzerine yapılan eleştirilere cevap verse de bu cevaplar çeşitli kaynak ve alıntılardan ziyade kişisel görüşler ile açıklamaya çalışması yazarın kendi görüşlerini çok fazla havada bırakmış.
Sonuç olarak kitap öne sürdüğü sorunları çözüme kavuşturmaktan ziyade bir çeşit dönemin tarihi ve dil gelişimi üzerine etkileri üzerinden bir özet bilgi şeklinde sunmuş.
Felâtun: (hâlâ o mübarek tebessümle) Hanımların zekâvet ve dirayetlerine söz ister mi? Fakat birâder ben bu derslerin içinde bazı şeyler görüyorum da bir mana veremiyorum. Ezcümle şu elifbada, bu pe, çe, je harfleri var mı ya? Biz mektepte iken elif, be, te, se, cim, ha, hı, dal, zal, rı, ze, sin, şın diye okuduk. Bunları görmedik. Bunlara ne isim vermeli?
Can (Ziklas): Evet muallim efendi! Felâtun Efendi öyle söyledi. Bizim zihnimiz şaşırdı.
Râkım: Hayır Efendim! Bunda zihin şaşıracak bir şey yok. Felâtun Beyefendi ra’nâ bilirler ama birdenbire zihinlerine gelmedi. Vâkıâ beyim, mektepte biz buyurduğunuz gibi okuduk. Ama bizim okuduğumuz elifba yalnız Arapça içindir. Türkçe için ise ondan fazla birkaç harfe ihtiyacımız vardır. Meselâ “paşa, çavuş, müjde” yazacağımız zaman nasıl yazarız? Elbette bu harflere muhtaç olmaz mıyız?