.
.
Ben her 8 Mart'ta kadın olmanın ağırlığını daha da hissediyorum aksine üzülüyorum yaşayamadığımız kadınlığımıza. Aptalca bir şey kadınlar günü. Reddediyorum bir günlük kadınlığı!
.
.
"Zamanın ötesinden gelen yabancı bir melodi
Rüzgârın sesinde gizlenmiş sırlar taşır
Gece, karanfil kokularıyla dolu
Her bir yaprak, anıların hikâyesini fısıldar."
.
Amerika'da 1857 yılında 120 tekstil işçisi kadının yanarak ölmesiyle başlayan emekçi kadın hareketi 1910'da Clara Zetkin bu acılı kaybı Kopenhag'da bir toplantıda 8 mart'i emekçi kadın günü ilan etmesi kadına verilen en değerli çalışmadır...
Asıl anlamı emekçi kadınlar günü olsa da benim için bugün sadece çalışan kadının değil dünyadaki bütün kadınların günüdür... 8 Mart çok önemli... Yaşasın 8 Mart, yaşasın Kadın direnişi!
İnanmadığımız hâlde vaazını verdiğimiz mevzularda, kendimizin uymadığı kuralları savunurken, gerçeküstü inançlarımızın hayatımıza yön vermesine her müsaade edişimizde aslında kendimizin Marlon yanı bize rehberlik yapıyor. Bir "mürşid" yahut "sahabe" gibi görünen Marlon, aslında "şeytanın sol bacağı". Bizi hayal dünyamıza sabitleyen, konfor alanımızda kararlı kılan, zanlarımızla korkutan, gelişmeyelim diye bazen bir altılı birayla, bazen başka rahatlatıcılarla kapımızı çalan o keyifçi, adam sendeci yanımız.
Arada sırada kendimizdeki Marlon'u görebiliyor muyuz?
.
.
Romanların açılış paragraflarını önemserim. Bir örnek: "Bütün mutlu aileler birbirine benzer, her mutsuz ailenin mutsuzluğu kendine göredir."
(Anna Karenina - Lev Tolstoy)
.
.