Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Roman - Tarih - Edebiyat

Profil
Asıl kurtuluşa akıl yoluyla varabiliriz..
Sayfa 676 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Lord Curzon'un uğradığı muamele ve Fransa'nın Çanakkale olayında İngiltere'yi desteklememesi, Türklerin kararlılığı Lloyd George'un bütün ümidini kırdı. Yine yeniliyordu. Ayağa kalktı. "Ne yapalım.." dedi, "..yüzyıllar nadir olarak dâhi yetiştirir. Şu talihsizliğimize bakınız ki o büyük dâhiyi yüzyılımızda Türk milleti yetiştirdi. Hiçbir çabamız sonuç vermedi, M. Kemal Paşa'ya yenildik.."
Sayfa 675 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Reklam
M. Kemal Paşa, "Çanakkale'ye yürüyeceğiz.." dedi, "..ama savaş aramak için değil. Müttefikleri, özellikle de İngilizleri, istediğimiz gibi bir mütarekeye zorlamak için. Eğer İngilizler savaşmayı göze almışlarsa, ilk ateşi onlar açsınlar. O zaman savaşırız.."
Sayfa 670 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Zafer sırça kadehe benzer. Ancak dikkatle kullanılırsa işe yarar. Yoksa kırlır. Bir daha da eski hale getirilemez..
Sayfa 670 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
İzmir'de korkulan oldu. Frenk mahallesinde birkaç yerde birden yangın çıktı. Hızla Kordon'a kadar yayıldı. İtfaiye ve ordu, yangınları söndürmeye yetişemedi. İzmir'in yarısı kül olacaktı..
Sayfa 669 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Karşıyakalıların M. Kemal Paşa için hazırladıkları evin önü, bahçesi, beyaz başörtülü, maşlahlı her yaştan kadınlar ve fesi atıp kalpak giymiş erkeklerle doluydu. Paşa'yı görenler ağlamaya başladılar. Birkaç basamakla çıkılan mermer girişin üzerine bir Yunan bayrağı serilmişti. Paşa sordu: "Bu niçin?" Heyecan içinde açıkladılar: "Kral kalacağı eve, bizim bayrağımızı çiğneyerek girmişti." "Ne olur Paşam, siz de onun gibi yapın!" "Öcümüzü alın!" Bir kadın gözlerinden yaş inerek, "Lütfen" diye yalvardı. Kral'ın kaba davranışı kadınları çok kırmış olmalıydı. M. Kemal Paşa, "Sizi anlıyorum.." dedi, "..ama o bir milletin timsalini çiğnemekle hata etmiş. Ben o hatayı tekrar edemem." Muzaffer'e döndü: "Kaldır çocuk." Muzaffer bayrağı topladı. Bu görgü farkı zarif Karşıyaka hanımlarını büsbütün ağlattı..
Sayfa 666 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Reklam
Halk sevinç içinde ama görevliler ateş üzerindeydi. Çekilirken her yeri yakan Yunan/Rum karakteri, İzmir'i Türklere sağlam bırakır mıydı? Bu hainliğe fırsat vermemek için herkes tetikteydi..
Sayfa 666 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Damat Ferit de gizlice İstanbul'a gelmişti. Eşinin mücevherlerini, konakta bulunan yükte hafif pahada ağır küçük eşyaları alıp yeniden ve sessizce Avrupa'ya kaçacaktı..
Sayfa 665 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
"Yoksul Türk bunu nasıl başardı?"
Sayfa 664 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Aya Fotini kilisesi tamamen doluydu. Ağlayanlar çoktu. Cenneti kendi elleriyle cehenneme çevirmişlerdi. Metropolit Hrisostomos'un sesi titriyordu: "Kardeşlerim! Tanrı, bu dar kapıdan geçmemizi istiyor. Bizi acıyla tecrübe, ateşle terbiye ediyor.." İçeriye bayram eden Türklerin söylediği bir marş sızdı: "İzmir'in dağlarında çiçekler açar Altın güneş orda sırmalar saçar..." "..Ümidinizi kesmeyin. Dua edin..." Yakıcı bir haykırış kiliseyi çınlattı: "Kako hronis nahis Georgis!" (Kahrolsun [Lloyd] George!)
Sayfa 664 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Reklam
Mehmet Ali Cinnah da Londra'da bir basın toplantısı yaparak şunları söyledi: "İngiliz hükümeti barış için Mustafa Kemal Paşa'ya yardımcı olabilirdi. Ama olmadı. Tersine savaşı körükledi. Biz Hint Müslümanları, o kazansın diye durmadan dua ettik. Şimdi de kazandığı için Allah'a hamdediyoruz. Kazanan yalnız Mustafa Kemal Paşa değildir, bütün esirler dünyasının zaferidir bu. Zindabat Mustafa Kemal!"
Sayfa 660 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Türkiye bir büyük bayram yerine, Türkler bayram çocuklarına dönmüştü. Bütün İslam ülkelerinde ve sömürgelerde de Türk zaferi kutlanıyordu. Gandhi çarpıcı bir demeç verdi: "Haydi beni bir daha tutuklayın İngilizler! Ama tutuklamak ve öldürmekle iş bitmiyor. İşte, öldü sanılan Türkler, cenaze törenleri için hazırlanan tabutlarını kaatillerinin başlarına geçirdiler.."
Sayfa 659 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Halide Edip Hanım, Ruşen Eşref Ünaydın ve Binbaşı Kemal Bey otomobille Adala'ya yetişmeye çalışıyorlardı. Binbaşı birden, şöföre. "Dur!" diye bağırdı. Araba yavaşlayıp durdu. Binbaşının dikkatini esir bir Yunan subayını geriye götüren bir asker çekmişti. Yunan subayı eşeğe binmişti. Asker yayaydı. Asker binbaşıyı görünce selam verdi. Yunan subayı eşekten indi. Hasta suratlı biriydi. "Kim bu?" "Bir esir." "Nereye götürüyorsun?" "Geriye. Alay karargahına." Binbaşı kızdı: "Ulan sen bunun seyisi misin, hizmet eri misin? Hayvana sen bin, o yürüsün." Asker, üçünün de yüreğini titreten bir iç temizliğiyle, "Hiç olur mu komutanım.." dedi, "..o şimdi ocağından kopmuş bir gurbet adamı. Misafir. Bana emanet." Binbaşı gözlerinin dolduğunu belli etmemek için başını çevirip şoföre, "Yürü!" diye bağırdı. Araba hareket etti. Asker selam durdu. Sonra Yunan subayına eşeğe binmesini işaret etti: "Haydi bin çorbacı. Akşam karavanasına yetişelim. Aç kalma." Yola düştüler..
Sayfa 659 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
İsmet Paşa, 'alınan top sayısının 300'ü, esir sayısının 15.000'i geçtiğini, bu sayının sürekli arttığını' açıklamıştı. Fevzi Paşa da 'Yunan ordusunun can kaybının 100.000 olarak hesaplandığını' söyledi. Bir sessizlik oldu. M. Kemal Paşa, "Savaşmak istemedik.." dedi, "..davamızı görüşme yoluyla çözmek için her yola başvurduk. Yusuf Kemal Bey'i, Fethi Bey'i Avrupa'ya yolladık. Barış istememizi zaafımıza yordular. Sonuç alamadık. Vatanımızı kurtarmak için silaha sarıldık. Bu dehşeti atlattıktan sonra, bir gün Yunanlıların da gerçekleri anlayacaklarını ve dost olacağımızı düşünüyorum. Çünkü bizim insanımız kinci değildir, barışın değerini bilir. Barıştan güzel ne var?"
Sayfa 658 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
527 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.