Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Herkes anladı da sanki anlattıklarımı bir sen anlamadın. Araptın. Beni kendine bedevi yaptın. Dörtnalayım yazdığını sandığın belalı efsanende. Dörtnalayım klasizme zorla zerk edilen eroinde.
Sayfa 102
Ben sıkılmam. Ben seninle sıkılmamayı seni ararken öğrendim. Seni hayal ederken keşfettim sıkılmamanın azametini. Bir insan, bir insanı sıkamaz. Bir insan canı isterse sıkılır. Hacimler açarım sana içimde, dolman için, oraya akman için. Hacimler açarsın bana; çağlayarak gelirim.
Reklam
aynı otelde ömer haybo'yu ve abbas'ı kıstırıp, birini evcilleştirip ötekini hınzırlaştırarak, bir ve aynı adam kılabiliyor musun? al sana yaşamak! oysa onlardan, hangisi hangi otelin kapısına saplansa, ötekisi ya koltuk altında iki ağızlı kamalarla derisini delmek için hazırlanıyor, kanına susamış; ya da kendini yangın merdivenlerinden sokaklara dar atıyor, bıkmış usanmış! biri dakikalarını sıkıştıra eze yaşayan (hem de it egoizmini yaşayan) otel yırtıcısı; ötekisi zaman ve uzaya, sağduyu ve sağbeğeni halinde dağılmış insan evcili. birinin kopardığını öbürü bağlıyor.
Sayfa 58 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
gecenin bir saatinden sonra içinizdeki yalnızlığı tanıyamazsınız: iki ağızlı bir balta mıdır, yoksa indi inecek bir giyotin bıçağı mı?
Sayfa 69 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
...alkolün yalnızlığın ve karanlığın krallığında, düpedüz aşk bile beşeri ve yüksek bir tamamlanma olmaktan çıkmış; adamın ayağını bütün bütün kaydıran yosunlu, kirli, hayasız bir oyun olmuştur.
Sayfa 71 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
içmek, gündelik ve çıplak gerçekten, dumanlı bir hayalistan'a kaçmaksa; şehvet daha başka ve daha aşağılık bir kaçmak: hayır, aşk değil, sevişmek bile değil hatta: sadece en hayvanca, en arınmamış, en sapık eğilimleriyle şehvet!
Sayfa 71 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
fakat asıl, büyük ve önemli, kendi kurduğumuz ilişkiler düzenine bir yırtığından olsun bir türlü (hay allah kahretsin) sahiden karılıp acısı ve şenliğiyle ciddi ciddi yaşayamamak şikâyeti!
Sayfa 57 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
büyük şehirlerde oteller, yabancılara yalancı ev olayım derken, farkında olmayarak, içlerinde bir yirminci yüzyıl kirini biriktiriyorlar: lavabolarına her gece ve her sabah, diş macununuzun aydınlık tüten köpüğünü tükürüyor; bir yerde (asansörden indiğiniz, salona girdiğiniz anda mı, ne bileyim) kendinizden öncekilerin çamuruna ekleniyorsunuz.
Sayfa 51 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
otelleri yaşamak bir bakıma değişmek. ve değişken. her gün irade dışında bir başkasına eklenmek; her gece başkalarının pis kokulu trenine katılarak yepyeni (ama nasıl yepyeni, hiç görülmemiş) bir gelecek aramak! belki de, bu. ha, ne dersiniz? bel ki de bu otel 'milleti' aslında geleceklerini ellerinden kaçırmış bir çeşit insan 'haşerati'.
Sayfa 50 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
alkol, işini bilen haydut yamağı, gece ve geceler boyu durmaksızın o gırtlaktan o gırtlağa koşturuyor; adamına ya da kadınına göre unutuşlar, aşklar, acılar; daha doğrusu ve sahicisi, hayal sistemleri dokuyor. işi bu. bir işi de bu: gerçekte olmamışı, olmayacak olanı teselli ve zaaf örgüleri halinde bulutlu bir sarhoşlukta olduravermek! her sarhoş, ilk yudumuyla son yudumu arasında, kaç yüz yıllık serüven yuğurur bir bilseniz!
Sayfa 70 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
68 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.