Şiir

Şiir

18,6bin üye · 893 yeni gönderi
Takip
Şiirlerle ilgili paylaşımlar ve tartışmalar.
Anıla­rından başka gerçeği kalmamıştı.
Ne zaman geceye çıksa ayın gümüş hançeri kapanmaz gedikler açardı gerçeğinde. Kimse yaşamadan bilemezdi elbet, nereye, neden giderse gitsin, tüm yolculukların insanı çocukluğuna götürdüğünü. Geçmişini bir mühür gibi gözlerinde ve adımlarında taşıdığı­nı insanın. Bir deniz kenarında valizlerini çözdü, bağladı bir süre. Ana rahminin kokusu iyot kokularıyla daha bir büyü­dü. Sonra bir taşra kasabasının yalnızlığından medet umdu.
İnsanın Acısını İnsan Alır
İnsanın Acısını İnsan Alır
, S.10
Bir sana tutkunum, bir sana düşman...
“Denizle tuz gibi karıştı aklım Bir sana tutkunum, bir sana düşman. Kalbim avucunda yok gizli saklım, Bir sana tutkunum, bir sana düşman… Dalgalara yenik düştük yüreğim, Yelkenler perişan yerde direğim Gel gitlere boyun eğdi yüreğim Bir sana tutkunum, bir sana düşman. Bir sevda zedeyim köhne kayıkta Gönül anaforda can kayalıkta. Temmuz güneşisin sen aralıkta Bir sana tutkunum, bir sana düşman…”
Yıldız Kenter
Yıldız Kenter
Reklam
Susarak büyüyen adamların sevgisi
Ağzında pas tadıyla bir inceliği söylemek Bir gülünç içtenliktir, gecikmiş ve ezik Sen bende yanlış bir ömrün tortusunu öpüyorsun. İnsanın zamana karşı biricik şansıdır aşk Onca kapı onca duvar içinde bulur aynasını. Sen bende neleri öpüyorsun biliyor musun Herkesin simsiyah kesildiği bir akşam Yıldızlarla yedirenk gökyüzünü öpüyorsun.
Unutulmayan Şiirler Antolojisi
Unutulmayan Şiirler Antolojisi
, S.175 Şükrü Erbaş KOCAMAN BİR ÇOCUĞU ÖPÜYORSUN
Oğuz poyraz
İstanbul gibi ol işte, özlet kendini… koşarak sana geleyim, Alt et yine beni…
TUNCEL KURTİZ...
William Shakespeare
William Shakespeare
Hamlet
Hamlet
Kader mi aşkı kovalar,yoksa aşk mı kaderi,kimseler çözemedi bu bilmeceyi..
Seslendirme şahsıma aittir.
İsmet Özel
İsmet Özel
- Naat Dinleyin ey vakti duymak doruğuna varanlar Falları grafiklerde bakılanlar siz de işitin.. Külden martı doğuran odalıklar Ve kahyalar Kara pıhtılarıyla damgalanmış veznelerde dili Şehvetsiz çilingirler, yaltak çerçiler Celepler ki sıvışık, natırlar ki nadan Ey hayat rengini sazendelik sanan Yırtlaz kalabalık! Dinleyin bendeki kırgın ikindiyi, Hepiniz kulak verin. Güneşin Koskoca beldeye suskunluk yaygısını serdiği Yazlar yok Yok artık altında suskun yolları saklı tutan Karla örtülmüş kırların kışı Gitti giden, yerine gelmedi başka biri Orada Duyumsatmadı kendini hiçlik bile Belli ki son yüzyılımız göğsümüzden Varla yok harman eden sesi uçursak Diye bize verildi Yetti bir yüzyıl böcekler ve otlarda Soluyuş izlerimiz silmek için Ne yesek Lokmaya vurulur gibi değil Yuduma gelmiyor içtiklerimiz Dernekler toplanıyor dışta tutmak için Kanat vuruşlarını yumuşak tutan etkeni Utançlı sessizliği tanımaz kalemlerle Kapanıyor bilanço Top mermisi, kör testere Defalarca boyanmış çaput parçaları Sıkıştırdık günlerimiz arasına ki Serazat kahkahalar atalım Yapmacıktan nefretimiz Sebep olsun kavgamıza Bekleyiş arzından kovsunlar bizi Ne yemen biraz öncemiz diyelim Ne biraz sonramız meksika Canı pek bir dünya son yüzyılda yaşadığımız Yüzü perdahla kavi, peçesi paramparça Üstü başı kükürtlü bu dünyadan Kancıklık Sıçradı çevirdiğimiz sayfalara Artık kimse bize haber vermeyecek Hemen şu tepenin ardında Saldırmaya hazır ve müsellah Bir düşman taburu durduğunu Çünkü gerçekten yok Böyle bir ordu Bir düşmanımız kaldı Kendi Dudaklarımız Arasında. Biliyoruz günden güne çopurlaşan yer yuvarlağında Bizleri yan çizen birer hemşehri haline sokan nedir Çırpını çırpını giden atlardan indik Girmek için patavatsız yurttaşlar sırasına Zihnimiz, acizlerin şikayetleri sığacak kadar Kanırtılırken ses etmedik Öcümüz alınacak korkusuyla irkildik Kaldıysa bir soru içimizde O da birşey: Nerdedir yerle gök arasındaki ulak, Nerde biz? . Kimseden bir işaret gelmeyecek Bir melek kimsenin alnını sıvazlamazsa Söylemez size kimse dünyadaki ömrü boyunca Hiçbir insana yan bakışı olmayan kimdi Kimdi yan gözle bakmadı kır çiçeklerine bile Öğretmek için cephe nedir Kıyam etti Torunu kucağında Dönünce bütün gövdesiyle döndü Bir bu anlaşılsaydı son yüzyılda Bir bilinebilseydi Nedir veche.. Dinleyin ey vakti duymak doruğuna varanlar Sıyırın kahkaha sırçasını cildinizden Omzunuzdan vaveyla heybesini atın Boşa çıksın reislerin, kahinlerin, şairlerin kuvveti Güler yüzlü olmak neydi onu hatırlayın Neydi söğüt gölgesinde gülümsemek Ağız dolusu gülmeden taşlıkta...
Reklam
463 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.