Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
384 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 saatte okudu
Sinemaya merak duyanlar baksın başucu kitabı!!
Rıza Kıraç'ın kaleminden çıkan Kifayetsiz Pastoral, Türkiye sineması ile politika arasındaki çetrefil ilişkiyi derinlemesine inceliyor. Kıraç, yönetmenlerin sinema dilini etkileyen politik faktörler ve olaylar ne? Sinemanın kendisi konjonktürü etkileyebilir mi? Türkiye gibi bir ülkede apolitik sinema mümkün mü? Gibi birçok soruyu Türkiye ve dünya ekseninde cevaplıyor. Ayrıca, Türkiye sinemasında özellikle Nuri bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz Semih Kaplanoğlu, Reha Erdem ve Tayfun Pirselimoğlu gibi birçok yönetmenin filmleriyle taşraya dönmesinin ya da taşra estetiğinin filmleri taşınmasının nedenlerinin peşine düşüyor. Sinema alnında hiç bir fikir sahibi olmadığımı ve eksik olduğumu düşünerek okuduğum bu kitap beni sinema alanında geliştirdiğini söyleyebilirim. Birbirinden farklı dönemlerde çekilen, yönetmelerin tarzına ideayı ele alışını görüyoruz. Filmlerin analiz edilmesi ve anlatılmak istenen ana fikri Rıza Kıraç'ın cümleleri ile görüyoruz. İçerisinde bir çok film ve dönemlerde düşünce yapısına, edebi ve sinema alanlarında ilgilimi çeken bir çok alanı not aldım ve post-itledim. Sinema alanını merak eden film analizleri yapmayı ve yönleriyle incelemek isteyenlerin başucu kitabınız olabilir. Sinema alanında ilk okuduğum kitaplardan biri oldu. iyi ki okumuşumm.
Kifayetsiz Pastoral
Kifayetsiz PastoralRıza Kıraç · İthaki Yayınları · 20194 okunma
189 syf.
·
Puan vermedi
“Eskiden insanlara emniyetim vardı. Şimdi herkesten şüphe ediyordum.” "Kanun bana damga vurdu. Namuslu insanların arasından sürüp çıkardı. Bütün sevdiklerimin yabancısı oldum. Bu gece, bu serseriler arasında geçirdiğim iki saat, bana anlaşılmaz bir sükun ve kuvvet verdi. Acaba ben, sahiden bu alemin adamı mı oldum? Bilmiyorum. Fakat, muhakkak olan şu ki: insan, kimin yanında yüz karası yoksa, kimin yüzüne çekinmeden bakarsa, kendini ona yakın buluyor..."
Damga
DamgaReşat Nuri Güntekin · İnkılâp Kitabevi · 20173,333 okunma
Reklam
144 syf.
8/10 puan verdi
Eski Yunan Aşk Tanrısı Eros'un adindan türeyen "erotik" kavramı, geniş anlamda, hem iki cinsin birbiriyle olan ilişkisinde, hem de insanlar arası dostluk ifadesinde ortaya çıktığı şekliyle aşkın çeşitli görünümlerini içerir. Ancak bugün dar anlamda"erotik" dendiginde akla gelen, bir yandan cinselliğin zihinsel ve ruhsal gelişimi, bir yandan da cinsellik coşkusuyla yapılan oyunlar ve bunun sosyalleşme, moda, sanat, ve reklamcılık gibi alanlara yaptigi etkilerdir. Bu baglamda toplumun veya kişinin erotikleşmesinden veya erotizminden söz edilebilir. Bu kitap da Türk sinemasında ağır ağır film içinde görseller ile başlayan daha sonra bir sinema akımına dönüşen erotizm ve erotik sinema dönemini anlatan güzel bir kaynak niteliğinde. Sinema tarihine meraklı kişilerin bu seriyi mutlaka okumasını önerebilirim.
Sinemanın İlkleri: Erotik Sinema
Sinemanın İlkleri: Erotik SinemaDurmuş Akbulut · Etik Yayınları · 20125 okunma
192 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Kitapta; Bâyezid-i Bistami'nin her arayan bulamaz lakin bulanlar arayanlardır ifadesinin örneğini gördüm. Tanzimat sonrası gülünç fakat bir o kadar acınası ahvalin neleri berbat ettiğini, aklını kiraya vermek deyimini de aşarak resmen bunu kendi iradesi ile köleleştirdiğini gerçeği. 'Ne' uğruna 'neler' feda ediliyor! Insanın aklı almıyor. Kezâ benzer akıl ve duygu tutulması hâlâ mevcut. Şasa ailesi hakikate sırt dönmüş pozisyonda iken aksine bugün hakikat diye körü körüne inançsal akıl tutulmaları da problemin simetrik boyutu. Ayşe Şasa kendisi tanımladığı üzere yıllardır yaşadığım kabz hâli ve sonrasında gelen bastın, esasında hakikatten uzak olmanın bir tecellisi gibi görse de ailesi tarafından kendisine sunulan hayatının asıl sebep olan etken. Ve belki sonradan kavuştuğu inkişaf yine nasip olacaktı fakat algılama ve ortaya çıkan hikaye farklı olabilirdi. O bir ömürde iki hayat yaşadı, bizlere güzel eserler bırakıp ebediyete göçtü.
Bir Ruh Macerası
Bir Ruh MacerasıAyşe Şasa · Ketebe Yayınları · 20221,988 okunma
184 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Yaban Çilekleri/ Ölümün kıyısında bir arayış
Film seyretmek, neredeyse birçok insan gibi, benim için de oldukça önemli bir noktada bulunuyor. Fakat film senaryoları okumak farklı fakat yine de aynı yoğunlukta hatta bazen daha derin düşüncelere sürüklüyor beni.
Ingmar Bergman
Ingmar Bergman
sineması, ilk tanışmamdan itibaren beni anlaşılmaz boyutlarda sarsan bir yapıda. Bu incelemenin konusu olan "Yaban
Yaban Çilekleri-Aynadaki Gibi
Yaban Çilekleri-Aynadaki GibiIngmar Bergman · Kırmızı Kedi Yayıncılık · 023 okunma
352 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
20 günde okudu
Sinema, çağımızın düşünce aracı olarak ne tür imkânlara sahiptir? Sinema ile diğer sanat dalları arasında nasıl ilişkiler vardır? Sinema hakikatin dili olabilir mi? Sanat ve özelde sinema insanlığa yeni bir şeyler söylemenin aracı olabilir mi? Dünya sinemasının düştüğü krizi aşabilmenin yolları nelerdir? Sanatı, edebiyatı ve özelde sinemayı tefekkürün en önemli araçları olarak gören Enver Gülşen, bu kitaptaki metinlerde, birbiriyle bağlantısız gözüken birçok alanın içsel bağlarını ifşa etmeye çalışıyor. İslâm medeniyeti ve tasavvuf, Doğu hikmet gelenekleri, Batı düşüncesi ve bütün bu medeniyetlerin sanata yönelik oluşturduğu zeminleri tartışıp sinemanın bir imkân olarak sınırlarını araştırıyor. Düşüncenin büyük kriz içine girdiği Batı uygarlığının içinde/n doğan sinemanın, bir “Doğu” sanatı olarak değerlendirilmesi gerektiğini tartışan bu metinler, krizin çözümü üzerine bir tefekkür düzlemi oluşturmayı amaçlıyor. Gülşen’in bu kitabı, sinema üzerine düşünmenin ve sinema üzerinden insanlığın ve dünyanın sorunlarını medeniyet perspektifi çerçevesinde düşünme çabasının ülkemizdeki ilk örneğini oluşturuyor. Bu açıdan bu kitabın akademide ve entelektüel çevrelerde yeni açılımlara ve tartışmalara öncülük edeceğini düşünüyoruz.
Sinemanın Hakikati
Sinemanın HakikatiEnver Gülşen · H Yayınları · 202033 okunma
Reklam
336 syf.
·
Puan vermedi
·
20 günde okudu
Arı aşk
Henüz yarısında olduğum bir kitap ama inceleme için bitmesini bekleyemedim.. Felix ve o arı olan aşkı beni hem üzüyor, hem umut veriyor hem de yaşanılanlar pek tanıdık geliyor.. Aşkın tutkusu, saflığı bir yandan bir yandan kavuşamayıp, yaşanılanlar ortak olmak.. beni çok etkiledi, çok da severek okuyorum. Bittiğinde eklemek istediğim bir sürü şey olacak gibi gözüküyor. Kalp kırıklığı, umut, hayal ve bolca saf sevgi hissettim okuduğum süre sonra zarfında. Kavuşulmadıkça büyüyen bir aşk mı yoksa umut olduğu için büyüyen aşk mı.. ben karar veremedim. Madam Mortsauf'un ölüm halinde bile aşkı yaşatma iç güdüsü, vedası ve nicesi.. Felix'in unutamadığı o saf aşkı, o hisleri ifade edişi bir başkaydı.
Vadideki Zambak
Vadideki ZambakHonore de Balzac · Can Yayınları · 201842,6bin okunma
240 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
François Truffaut
François Truffaut’un genel sinemaya bakışını filmlerini ve hayatı hakkında birçok ince dipnotlara yer vermiş bir eser. Evet bence eksik noktaları olarak çok şeyden bahsedilebilir ama kaynak olarak bulunup yazılacak çok bir alan yok. Daha çok röportajlarına ağırlık verilip derlenmiş. Çok sade ve herhangi yoruma girmeyip objektif bir şekilde aktarılmış. Okumayı düşünenlere ilk tavsiyem en az bir 5-10 filmini izleyip okumaları çok fazla sahne göndermesi ve konu analizi var hiçbir şey bilmeden okumaya yönelik değil. Genel üzerinde yorum yaptığı konulara değineceğim; •Öncelikle Amerikan ve Fransız film sektörünün çok farklı olmasına değinmiş NE kadar Amerikan daki sistemi çok sevmese de Hitchcock zamanında gayet iyi olduğunu dile getirerek bir yarış arabasına benzetiyor ve gürültüsünün onu bir süre sonra sıkacağını dile gtirmiş (ona göre olmadığını söylemek istemiş) •İkinci garip gelen olay siyasete ve siyasi görüşlere karşı tutumu. Asla yanlısı değil ve filmlerde herhangi bir şekilde bahsedilmesine karşı. İnsanlara tek fikir düşündürmesine(doğru olan bu, yanlış olan da) sinemada yerin olmadığı söylüyor. Uzun bir zamana kadar o kullanmamış ve kendini tam bir Fransız hissetmiyor hala. Şu sözü bence her şeyi açıklıyor “Siyaset benim gözümde ev işi yapmakla bire bir, gereklidir ama günlük konuşma bundan ibaret hale geldiyse o zaman budalalıktır” •Son olarak diğer yönetmenlere göre aşırı otobiyografik bir tutumda yazmış hikayeleri. Filmde yaşanan ufak ya da büyük sahneler hep bir ara yaşadığı ya da çevresinden birinin yaşadığı hikayeler(realistik)
François Truffaut
François TruffautRonald Bergan · Agora Kitaplığı · 20107 okunma
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.