Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Siyaset-Araştırma-İnceleme

Profil
324 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Ülkemizi Bölenlere Karşı Panzehir
Yazar, Türkiye Cumhuriyetini Karadeniz Bölgesi’nde soy üzerinden bölmeye, yıkmaya çalışan yağıların tüm iftiralarına, belge ve bulgularla karşılık vermiş. Yağıların “Karadeniz’de, Türklerden önce başkaları vardı. Karadeniz, bu soyların. Türkler, burada işgalci. Türkler, buralardan gitsin.” propagandalarını oradaki yurttaşlarımıza nasıl benimsetmeye çabaladıklarını, oradaki yurttaşlarımızın Türklüklerinden nasıl kuşku duymalarına neden olduklarını anlatmış. Yağıların yalan, iftira, uydurma, cımbızlama, örtme gibi yöntemlerine karşılık yazar, eski kaynakları kullanarak bu iftiraların iftira olduklarını kanıtlamış. Bu betik, Türklere bu iftiralara karşı savunma araçları vermiş. Her Türk bu betiği okumalı.
Yeri Göğü Türk Karadeniz
Yeri Göğü Türk KaradenizMiraç Demirbaş · Burtay Yayınları · 20172 okunma
Avrupa Birliği’nin Türkiye’nin önüne AB tam üyeliği ile ilgili hiçbir güvence koymamasına rağmen ve Kıbrıs’ı Ege, Ege’yi neyin takip edeceğini bilmeden (meselâ araya giren Irak’a müdahale gibi) Türkiye’yi bir bilinmezliğe sürüklemeyi kabul eden Türk siyasetçilerinden de tarih ve Türk milliyetçileri, Türk halkı hesap sormalıdır, soracaktır. Her çağın bir Sakaryası vardır. Bu çağın Sakaryası ise KKTC’dir. Unutmayalım, Sakarya’nın sırtına Türk tarihinin vurulduğu gibi, şimdi KKTC’nin sırtına Türklüğün geleceği vurulmuştur.
Reklam
KKTC’de derhâl yeni bir üniversiteler kurularak Türkiye’den 50-100 bin öğrencinin Kıbrıs’ta okuması sağlanmalıdır. Verilen mücadele, arazi değil, vatan toprağı mücadesidir. Kıbrıs’ta muhalefeti temsil eden Talat gibi adamlar eğer bu yaptıklarını Atatürk döneminde yapsalardı derhâl İstiklâl Mahkemesinde yargılanarak bir duvar dibine konulur, vatana ihanet suçlaması ile kurşuna dizilirlerdi. Talat ve benzerlerinin yaptıklarını Türk milleti asla unutmamalıdır. Güney Kıbrıs’a geçip Yunanistan Başbakanı ile görüşmeyi kabul etmek, İsrail Başbakanının Adolf Hitler ile görüşmeyi kabul etmesine benzer.
Türkiye’de sağ-sol çatışması, ASALA ve PKK süreçlerinin hep Kıbrıs sonrasında ortaya çıkması hiç de tesadüf değildir. Batı dünyası, Kıbrıs’a Türkiye’nin 1959-1960 Anlaşmaları çerçevesinde yaptığı müdahaleyi asla kabullenememiştir. Türkiye’nin ada da kalışı uzadıkça Batı dünyası Türkiye’yi Hristiyan bir ülkenin topraklarını işgal altında tutan bir ülke olarak görmeye devam etmiştir. Bu çerçeveden bakıldığında, Batı’nın Kıbrıs’ta Türkiye’ye yönelik tavrının arkasında bir Haçlı seferi zihniyeti olduğunu söylemek hiç de abartılı bir tespit olmayacaktır.
1960’larda, maaşıyla 28 adet Cumhuriyet altını alan bir memur, bugünlerde sadece 3 tane alabiliyor. Yani insalık, “gizli efendileri” tarafından giderek daha fazla köleleştirilmeseydi, bugün ortalama bir çalışan sadece birkaç aylık maaşıyla, bir ev alabilecekti... İşte; insanların boynundaki görünmez zincirler, kölelik sistemi ve tarihten günümüze uzanan hikayesi... Peygamberlerin gösterdiği “gerçek” neydi ki köleler kitleler halinde onları izledi? Dinler köleliğe karşı ortaya çıkmışken, nasıl kölelik sisteminin bir parçası haline getirildi? Tanrı’nın Krallığı neydi ve O’nun yetkilerine neden kimse ortak olamazdı? Tarihin en şiddetli kölelik sistemi bugün nasıl işliyor? 13:16: Küçük büyük, zengin yoksul, özgür köle, herkesin eline ya da alnına bir işaret vurduruyordu. 13:17: Öyle ki, bu işareti, yani canavarın adını ya da adını simgeleyen sayıyı taşımayan ne bir şey satın alabilsin, ne de satabilsin. (İncil, Vahiy: 13/16-17)
Şira yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Zamanımızın en büyük çelişkisi, kesinlikle insan türünün kendi kendini yok etme kapasitesine ulaşması ve kendini yönetmeyi becerememesidir.
Sayfa 176Kitabı okudu
55 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.