"Tek başıma yaşamaya alışmıştım. Hayatımı yaşamaya, kendime belli bir yaşam kurmaya ya da yaşamımı değiştirmeye yetmeyecek kadar az güveniyordum kendime."
Bir başına yaşayıp ölüp gitmek böyle bir şey miydi? nerede olursam olayım, neye bakarsam bakayım, hep aynı yerde mi olacaktım?
"Böyle yaşamanın nesi kötü?" diye kısık sesle sordum.
Ama elbette, hiç kimse soruma cevap vermedi.
"Tek başımayım, bundan şikayet edecek değilim, kendimle baş başayım. Kendimle hiç baş başa kalamayabilirdim, işte o zaman sonsuzlukta kaybolmuş olurdum."
Tek
gözün iki gözden daha iyi gördüğünü artık biliyorum çünkü o tek göz,
kendisine yardım edecek ikinci bir göz olmadığı için her şeyi tek başına
yapmak zorunda