Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türk klasikleri tiyatro senaryo oyun

Profil
Bundan sonra yemin ederim ki nereye gidersem seni yanımdan ayırmayacağım. Sensiz yaşayamıyorum.
Bilmez misiniz ki kılıcın şanı ayırmaktır. Birleştirmek değil!...
Reklam
Bu musibetler, bu elemler zihnime dokunacak!... Gönlümün içinde binlerce zebani, işkenceler talim ediyor. Binlerce cehennem ateş püskürüyor.
Kendi insan değil, mezar taşı gibi korkunç bir mahluk, söylediği lakırdı değil, mezar taşına yazılmış yazılar kadar ruhsuz bir şey!...
Gönül, kendi hissiyatı kadar küçük, dünyanın mihneti (sıkıntısı) ise dünya kadar büyük!
Hem cellat pençesine düşüyorum hem de ağzım yırtılır diye kılıcını ısırmaya muktedir (Bir işe gücü yeten) olamıyorum!
Reklam
Günaydın
Biçare kız! Baştan ayağa gönül kesilmiş, -nur ile beslenen çiçekler gibi- yalnız muhabbetle (sevgiyle) yaşıyor.
Ben de edemezdim ama oluyor işte
Bu adamların kalbi hıyanet dağında mı yaratılmış. Damarlarında kan yerine irin mi dolaşıyor? Ben, insanda bu kadar alçaklık tasavvur edemezdim.
"— Allah seni güneş gibi yaratmış! İnsanın gönlünü şimdi hararetlendirirsen birkaç dakika içinde çiçekler, güller içinde bırakırsın."
Dünyada muhabbete (Sevgiye) mağlup olmayacak bir elem mi olur? Bu cihanın gamını yine cihana bıraksak da biz yalnız muhabbetimizi düşünsek olmaz mı?
22 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.