Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

mrv aydn

mrv aydn
@konyaliaydin1
"Günümüzün en mühim hizmeti hayırlı bir nesil yetiştirmektir. İnsanın varsa yarın varsın; insanın yoksa yarın yoksun."
DÜNYA BU Nasreddin Hoca'nın "Ye kürküm ye" meselesini bilirsiniz. Merhum, üstü başı perişan bir halde gittiği ziyafet meclisinde büyük bir hayal kırıklığına uğramış. Kimse kendisiyle ilgilenmemiş. Ertesi hafta gayet gösterişli bir elbise giyerek aynı meclise gelmiş. Bu sefer büyük ilgi göstermişler, baş köşeye buyur etmişler. Kendisine değil de kürküne itibar edildiğini gören Hoca; sofraya oturulunca o ünlü sözü söylemiş: "Ye kürküm ye!.." Ne garip bir tecellidir ki, aynı durum bugün de devam ediyor. Merhum Serdengeçti'nin deyimiyle "cebi dolarlı, boynu yularlı" insanlar gittikleri her yerde itibar görüyorlar; "cebim delik, kalmadı metelik" diyenler ise, hangi mekânda bulunurlarsa bulunsunlar boyunları bükük, destileri dökük kalıyorlar. Eskiden olduğu gibi, bugün de paraya, şöhrete, servete itibar ediliyor, gerçek ilim adamları, hakiki sanatkârlar, kâmil insanlar horlanıyor. Gittikleri meclislerde böyle kıymetli insanların yüzüne kimse bakmıyor. Bursa'nın ileri gelenlerinden bir zat, şair Lâmi-i Çelebi'yi bir gün evine davet eder. İçeri girince şairlerin, âlimlerin, ediplerin birer sığıntı gibi kapının dibinde oturduklarını; cahil, fakat zengin kişilerin ise, baş köşeyi tuttuklarını görür. Ev sahibi, zarif şiirleriyle tanınan Lâmi-i Çelebi'ye, lütfen şu meclisin halini tasvir et, deyince şair şu dörtlüğü söyler: Mu'teberdir cihanda dûn-ı denî, Daima zillet üzere ehl-i hüner, Hâl-i âlem misâl-i deryâdır, Külçe altın çöker, ciyfe yüzer.
Reklam
YAKUB ALEYHİSSELAM İLE AZRAİL'İN KISSASI
"Yakub Aleyhisselâm ile Azrail kardeş gibi görüşürlerdi. Azrail, yine bir gün Yakub Aleyhiselâm'ı ziyarete gelmişti. Aralarında şöyle bir konuşma geçti. Hazreti Yakub: -Ey Azrail! Ziyaret için mi, yoksa canımı almak için mi geldin? -Ziyaret için. -Senden bir isteğim var. -Nedir o? -Ecelim yaklaştığı ve canımı almak istediğin zaman bana önceden bildirmendir. -Peki, sana iki veya üç haberci gönderirim. Bir müddet sonra Hazreti Yakub'un eceli yaklaştı. Azrail geldi. Hazreti Yakub sordu. -Ziyaret maksadıyla mı, yoksa canımı almak için mi geldin? Azrail: -Canını almak için, dedi. -Hani, sen bana önceden haber verecektin? İki veya üç haberci gönderecektin? -Ben dediğimi yaptım. 1- Saçların önceden siyahtı, şimdi beyazlaştı. 2- Vücudun önceden kuvvetliydi, kuvvetten düştü. 3- Endamın önceden dik idi, şimdi kamburlaştı. Ey Yakub! İşte bu üç şey ölümden önce insanoğluna benim gönderdiğim habercilerimdir!.."
"Varlığın idaresine vararak, akıl ve erdem ile kuşanıp açık bir ufka doğru yelken açmak ve perdeyi kaldırıp manaya vasıl olmak sanıldığı kadar zor değil. Aklını ve kalbini aynı hizada buluşturan insanlar bunun zor olmadığını bilir. Bizim bilge ve nahif atalarımız kendi bahçesine bakarken kibirlenmeyen, başkasının bahçesinden geçerken hasetlik duymayan güzel insanlardı. Gök kubbenin altında bize verilen emanete sahip çıkan, 'Kökler sağlam olsun ki dallar semaya uzansın.' diyen arif kişilerdi. Evet onlar güzel atlarına binip gittiler ama giderken bize de çok güzel atlar, ağaçlar, dağlar, vadiler, ırmaklar, türküler, destanlar, şiirler, kelimeler, kavramlar ve hepsini bir ana şefkatiyle kucaklayan kocaman bir gök kubbe bıraktılar."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"İnsanoğlunun yeryüzünde yaptıkları gök kubbeyi gölgeler hâle geldiğinde ölçü çoktan kaçmış demektir. Tablo pek parlak değil. Dünyayı o kadar kirlettik ki güneşin ışığı arza ulaşmaz oldu. Ruhlarımızı o kadar kararttık ki aklın ve kalbin ışığı karanlık duvarların ötesine geçemez oldu. Ama insanın kaderi bu değil, yer gök bize böyle olmaması gerektiğini söylüyor. En çok da başımızın üzerindeki o muazzam gök kubbe söylüyor bunu. Çıkış yolunu da gösteriyor."
"O SENİN DENGİN Mİ?"
"O Senin Dengin mi?" (Benim dengim sizin denginize gelene kadar rahat etmeyeceksiniz galiba. Ama o zaman kendim olamam ki!) BİR ZAMANLAR BİRİNDEN bahsederken "İyi bir insan," derdik ve iyi bizim için çok şey ifade ederdi, büyük ölçüde kişi hakkındaki kanaatimizi tamamlardı. İyi insan bugün literatürde sosyal-duygusal becerileri
Reklam
Melekleri ürkütmeden sev
Ey Gönül! Şimdi sorarım sana, hangi aşk daha büyüktür? Anlatılarak dile düşen mi, anlatılmayıp yürek deşen mi? (Şems-i Tebrizi) 'Sessizlik sır saklamaz' diyor Uriah Heep bir şarkısında. Kalamış'ta aşk yorgunu bir dostumla sohbet ediyoruz. Cep telefonu vızırdayıp duruyor. Sevgilisinden birbiri ardına, mermi gibi, hüzünlü mesajlar.