Günlerden öyle bir gündü;
Üstüne tarih düştüğüm.
Gözümün önüne geldi birden
Balkıyan güzel yüzün.
Ve yüreğim yandı söndü,
Ter bastı avuçlarımı.
Bir işlek kovan uğultusu
Kapladı kulaklarımı.
Uzandım usulca cigarama;
Yavan ömrüme katık.
Ben o gün öldüm gülüm,
Bir daha ölmem artık.
GÜNLERDEN ÖYLE BİR GÜN
Günlerden öyle bir gündü;
Üstüne tarih düştüğüm.
Gözümün önüne geldi birden
Balkıyan güzel yüzün.
Ve yüreğim yandı söndü,
Ter bastı avuçlarımı.
Bir işlek kovan uğultusu
Kapladı kulaklarımı.
Uzandım usulca cigarama;
Yavan ömrüme katık.
Ben o gün öldüm gülüm,
Bir daha ölmem artık.
Metin ALTIOK
Îro ji dest husna hebîb sergeste û heyran im ez
Min eşq û muhbet bûn nesîb sewadê sergerdan im ez
Eşqê gelek sewda kirin bê mal û bê mewda kirin
Nûra çira winda kirin Mûsayê Imran im ez
Mûsa ji dest husna bi nûr şêrîniya xalên di hûr
Secde bire ber Kohê Tûr nêzîkî remzê wan im ez
Remzê ku dê dilber bikin carek bi çeşman seyr bikin
Dê kohê Qaf
Aylak adam!…
İnsan, yaz gelince kışın soğuğunu, kış gelince yazın sıcağını çarçabuk unutuverir ama her ikisi de geri döner, kendini hatırlatır.
Biri dağa, diğeri denize bakan iki pencere arasındaki esintiyi almak için yastıkları yatağın ayak ucuna taşıdım, ama esinti yok.
Dışarıdan içeriye ağustos böceklerinin sesinden başka bir şey
ji mir gotin
li qamişlo dîlbera te mest û gêj e
li ser êşa vê dîlberê
yek şîretê kes nabêje
gotin bûk e, lê biçûk e
çîroka wê pir dirêj e
destê nojdar brîndar e
gecesi puşt bir kalabalığın ortasında vurdu kovan
insan böyle zamanlarda partiler boyu direk kalır
nereye gideceğini unuturdu
çoğu zaman
ayıp değil miydi bi perdenin rüzgara küsmesi
hangi salon açılsa herkes yalnızlığına oturmuştu
bakmadım
ben kaşına yüzüne kediler giyen bir kadındım o zaman
kırıldım
dedim öyleyse içime ne girse