Muzaffer İzgü'nün yaşam öyküsünü anlattığı Zıkkımın Kökü ;doğal ,sade,abartısız sıcacık anlatımı ile sizi içine çeken bir kitap.
Olaylar yazarın doğup,büyüdüğü çocukluk ve ilk gençlik yıllarını geçirdiği Adana'da geçiyor.Yoksul bir ailede büyüyen Muzo , küçücük yaşında çocukluğunu yaşayamadan çalışmak zorunda kalmış.O yoksulluğu baştan kabullenmiş.İsyan edeceği yerde ,zorluklarla dalga geçmesini bilmiş.Her koşulda mutlu olmayı başarmış.
Biliyor ki Muzo çalışmasa ne okula gidebilecek,ne de üst baş,defter kalem alacak. Yoksulluk çocuk yaşta çalışma bilincini öyle geliştirmiş ki,aslında başka bir alternatifi de yokmuş Muzo,nun.
Anlatımda diyalogların Adana lehcesi ile olması ayrı bir lezzet katmış.Matrak bir dil kullanması nedeniyle yer yer kahkahalarla gülmekten kendimi alamadım.(Özellikle babası ile olan konuşmalarında.) Zor koşullarda bile mutlu olmasını başaran bir çocuk.Ona göre mutluluğun sırrı çok basitti.Tencere de yemeği,çıkında ekmeği,lambada gazı,ocakta çaydanlığı olsun yeter de artardı....
Bunun yanı sıra baloncu ile olan imtihanı içinizde balon kadar büyük bir boşluk bırakacak..
Muzo'nun büyümeye başlaması ,hayatına anlam katan ilk çocukluk aşkı,onunla evlenme hayalleri.Ama onu vazgeçiren tek güçlü duygu, okumaya olan inancının aşkından daha tutkulu olması..
Özellikle o yıllarda yaşayanlar kendilerinden çok şey bulacak.Günümüz de ise sadece tüketime odaklı,anlık hazlar için yaşayan duygusuz,mutsuz,doyumsuz nesillerin yetiştiği dikkate alınırsa Muzo 'nun yaşamı ders niteliğinde..