Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kübra

Kübra
@kubraugur
Elbet her fani gibi ben de bir faniyim.
10 okur puanı
Ocak 2020 tarihinde katıldı
Bir yıldız asla durup dururken parlamaz. Bir parıltının ardında bin yanış vardır. Yanan, parlar...
Reklam
"Zamane çocukları ne kadar zor beğenir oldular! Söyler misin bana bu harika bebeğin nesi eksik?" Momo yere bakarak düşündü. "İnsan onu..." dedi yavaş bir sesle, "sevemez ki!" "Ama ben..." dedi Momo, "Arkadaşlarımı seviyorum."
Hesap Yanlış ama Geçerli
Günlük yaşam içinde çok büyük bir sır vardır. Herkesin bunda bir payı bulunur ve herkes onu bilir. Ama pek az kimse bu konuya kafa yorar. Çoğu kimse onu olduğu gibi benimser ve ona asla şaşırmaz. Bu büyük sır zamandır. Onu ölçmek için saatler ve takvimler yapılmıştır ama bunlar hiçbir şey ifade etmez. Herkes çok iyi bilir ki bazen bir saatlik süre insana ömür kadar uzun gelirken, bazen de göz açıp kapayıncaya kadar geçip gider. Zamanın bu garip kısalığı ve uzunluğu, o saat içinde yaşanan olaylara bağlıdır. Çünkü zaman, yaşamın kendisidir. Ve yaşamın yeri yürektir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bizde gizlenen bir Allah sesi var. Ona kalp diyoruz.
Para gider gitmesine ama huzur giderse yapacak bir şey yok.
Reklam
Köfte Ekmek
Oğlum esnaflık da türlü türlüdür. Bazen pahalı satanın da müşterisi olur. Çünkü insanoğlu, parasının gücünü görmek ister. Mesela biz Mercedes'i niye aldık? Paramız olduğunu bilelim diye aldık. Az da olsa bir saltanatımız olsun dedik. Benim kanaatime göre bu adamlar bilerek fiyat düşürmez. Vatandaş, parasıyla lüks bir yerde oturmanın tadına varsın isterler.
Zaman sayılmıyor sevgilim Hayat Kaf dağının ardına çekildi Çiy taneleri kumlarda birer Leyla masalı Yıldızlar başka avuçlarda terliyor Kimse kendinden bir yere gitmiyor Yaşıyoruz sessizce yaramızı severek.
Çocukluk anılarından bilirdi ki, uzun bir ayrılığın ardından tanıdık bir yeri yeniden görmek tuhaf ve üzücü gelir; yüreğin bağlılığını korumuştur mekana, oysa kıpırtısız nesneler seni unutmuştur, anımsamazlar, yokluğunda hareketli ve mutlu bir hayat yaşamış gibi yabancılarlar seni, duyguların karşılıksız kalır, acınası, meçhul bir varlık gibi dikilirsin karşılarında.
Kendini gerçekleştirme ihtiyacı insanın en temel ihtiyacıdır ve askıya alınması, maslahata feda edilmesi insana 'ömrün ziyan edildiği' duygusunu verecektir. Varoluşçuların 'varoluşsal suçluluk' dedikleri bu durum, bir türlü kendi otantik varoluşunu yakalayamayan insanların geriye dönüp hayatlarına baktıklarında yaşadıkları şeydir. Bütün bir ömür sahte oluşlarla geçmiş ve yazıklanma vakti gelip çatmıştır.
Bir şey yap iyi olsun. Hizmetten, hürmetten, merhametten müteşekkil olsun. Kalpleri yumuşatsın; garibin, yolcunun, zayıfın derdine derman olsun. Huzura vesile olsun, rikkate yol açsın, şevk versin, hakikate işaret etsin..
Reklam
Annem çok sevinmelerin kadınıydı. Bazen sevinince annem gibi, Rengarenk reçeller dizerim kalbimin raflarına. Annem çok sevinmelerin kadınıydı. Sıcak yemeklerin. Basına diktikleri o taş, Ne zaman dokunsam soğuktur oysa. Ben okşadığımda ama, ısınır sanki biraz. İç ses! Bu bahsi kapa!
Anlatmak isterdin kendini durmadan Bir bardağa bile olsa. Ne diyecektin, ne söyleyecektin Şairlerin şâhı olsan, Bir AH tan başka. Bana yıllarca bunca sözü boşa söylettin. AH!
Neden kimse sana benzemiyor Hatice? Gözyaşımın sahibi Ne zaman alnımı camlara dayasam Kanatlarını canıma batıra batıra Sana uçuyor bütün kuşlar. Ölümü senden mi öğrenecektim Soluğu canımdan çekilen kadınım.
Sonsuz bir annesin sen. (Vefat eden eşi Hatice'ye..)
İnsan bütün hayatını sonunda yalnız kalmak için yaşıyor sanırım.
Reklam
Türk İstanbul gözleri en ziyade kamaştırmış ve gönüllere en ziyade yerleşmiş bir şehirdir. Türkiye Türklerinin yeryüzünde başka bir eseri olmasaydı; tek başına, yalnız bu eser şeref namına yeterdi.
İklimden anlayan gerçek ve hassas bir sanatkar, İstanbul'un eski semtlerinden birini, mesela Kocamustafapaşa semtini, yahut Eyüp'ü, yahut Üsküdar'ı, yahut da Boğaziçi'nin henüz milli hüviyetini muhafaza eden herhangi bir köyünü seyredince kat'î bir hüküm vererek, der ki: "Bu halk bu iklimde ezelden beri sâkindir ve bu iklime bu mimarîden ve bu halktan başkası yaraşmaz."
Ne kadar ağır ve derin olursa olsun yaraya bir ilaç bahşetmek nedir ki sana nedir ki sana? bir ilaç Allah'ım öyleyse, bir çare, bir merhem bu derin ve yangılı yaraya!
Sokak bana bir okul, ev, dost, sırdaş olmuştu. Sokakta dünyayı taptaze bir bakışla görmeyi öğrendim. Sokak sanatın elitlerin tekelinde olmadığını gösterdi bana.
Resmiyet bana çamurlu bir elbise giymeyi çağrıştırdığı için uzak duruyordum. Hayatım boyunca popülerlik ve resmiyetten korktum, bunların olduğu yerlerden arkama bakmadan kaçtım.
Ashâbın sünnet bilgisi, rivayet ettikleri hadis sayısıyla ölçülemez.
Reklam
'Şayet Kurân-ı Kerîm bir insan hayatı olsaydı, bu Hz Muhammed(sav) in hayatı olurdu.' Muhammed Hamidullah
Gül yetiştiren adam konuştu: 'Allah celle celâluhû, sizden öncekileri niçin helak etti biliyor musunuz? Çünkü onlar kafirlere benzemeye başlamışlardı. Kardeşlerim! Içinizdeki İslam'ı gösterin. Çünkü İslam sizin üzerinizde görünmek ister. İman gizlidir, İslam açık. İman kalptedir, İslam zahirde. Sizler namaz kılan nasrânîlere benziyorsunuz. Dışı kafire benzeyen insanın içi de ona benzemeye başlar.'
Ağlamak.. yalnız gözyaşı dökebilen insan anlayabilir bazı şeylerin hikmetini.
'Beni bir ovada buldular Kolum kanadım kırdılar.' diye Yunus ilahisi okumaya başlıyor. Hey... Hey... diyorum. Yavaş ol...Bu şiir senin değil. Olsun, diyor. Ne zararı var. Ayrılıklardan şikayet ediyor nasılsa. Bana da uyar. Sana da.
Reklam
Belki de vaz geçmeliyiz kitaplardan, belki de Hz Ömer'in yamalı elbise giymesi gibi, gururumuzu kıracak işler yapmalıyız, demişti. Kelimelerden bir ağ örmüşüz toplumla aramıza. Ancak kendimiz gibi mağrur olanlara geçit var. Ancak bizim gibi olanlara karşı alçakgönüllüyüz. Nasıl bir okumak bu?