Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“O günlerde Nazım, Çankırı Hapishanesi’nde kalıyordu.Nazım Hikmet, Kemal Tahir ve Hikmet Kıvılcılı ile birlikte aynı yerdeler. Nazım Hikmet sevgilim ya, ben de onu ziyarete giderken süslenip oüsleniyorum. Üzerimde Avrupa’dan aldığım kürküm, takma kirpiklerim, başımda gösterişli bir şapka. Çankırı ise köy gibi bir yer. Az gelişmiş, yoksul bir Anadolu kenti. Çankırı’da hapishaneye giderken çocuklar peşime düşüyorlar, “Tango, Tango” diye arkamdan bağırıyorlar. Ben hiç aldırmıyorum. İçim içime sığmıyor.Sevgilimi göreceğim.Nazım. Kemal Tahir ve Hikmet Kıvılcımlı beni küçücük köhne hapishane odasında karşılıyorlar.Orta yerde minicik, dört köşe bir masa var. Üstüne pembe bir kağıt sermiş ve süslemişler böylece masayı. Oturup konuşuyoruz. Dört tane yumurta kırmışlar bir sahana. Orta yere getiriyorlar.Bir de çilek reçeli var küçük bir fincanda.Onu Nazım’la benim arama koyuyorlar.Ben de –yahu ne anlayışsızmışım- sanki hiç reçel yememiş gibi,Nazım’la birlikte o reçeli yiyorum.Bendeki akla bak! giderken bir şeyler götürsene! Onlar sıkıntı, açlık ve kaba saba urbalar içinde, ben kürkler içinde.” Sana Tütün ve Tespih Yolluyorum Füsun Özbilgen, 1985; s.8
Sık sık başı ağrıyordu. Çok ders çalışmasına rağmen "anne çok çalışıyorum fakat unutuyorum" derdi. Bakkala birşeyler almaya gönderdiğimde ne alacağını unutuyordu. Not tutmaya başladı, not tutmasa unutuyorum diyordu. Keşke o zaman farkına varsaydım diye kendimi suçluyorum. Biz çok ders çalıştığı için belki zihni yoruluyor diye
Reklam
Bazen sanki karşısında biri varmış gibi konuşup, çok değişik bir ses tonuyla gülüyordu. Zaman zaman birden öfkeyle bir bağırıyordu ki, neye uğradığımızı şaşırıyorduk. Ben de de panik atak başlamıştı. Yerinden kıpırdarsa, ben aniden çok korkuyordum. Yanımda bir başkası yükses sesle konuşsa, öksürse çok korkuyordum. O sinirlenince elim ayağıma
OĞLUM 12 YIL UYUDUKTAN SONRA UYANDI... Bir gün çok sinirlendi. Yine kendini balkondan atmak istedi. Zor ikna edebildik. Akşam oldu, onu uyuyor zannettim. Babasıyla ne yapacağımızı konuşurken bir ara "oğlumuzu olmazsa bağlayalım" diye ağlayarak anlatıyordum ki birden yatağından doğrulup sadece bana bakarak, "yazıklar olsun size,
Üzerinde ”EN GÜZELE” yazılı, altından bir elmayı, şölenin yapıldığı salonun ortasına bırakıverdi. Doğal olarak bütün tanrıçalar, bu elmaya sahip olmak istediklerinden uzun tartışmalar oldu. Sonunda üç büyük tanrıça dışında diğerleri çekildiler. Ama kudret tanrıçası Hera, zekâ tanrıçası Palas Athena ve Aşk tanrıçası Afrodit elmaya sahip olmakta
1000kitap'ta şair ol(ama)mak(!)
1000kitap'ta şair ol(ama)mak(!) Bu iletimi okuyup alınan arkadaşlar olabilir, ya da yorumlarda linç girişiminde de bulunabilirsiniz bana ama artık bu duruma birinin el atması gerektiğini düşündüğümden yazma gerekliliğini duydum bu iletiyi. Baştan diyeyim öyle şiirden pek anlayan biri değilim. Sadece 3-5 epik şiiri bana bir yerde oku denirse
Reklam
Ünlü Yazarların İlk Kitapları Neden Basılmadı?
2007 yılında David Lassman adında bir İngiliz, yazdığı kitapların yayınevlerinden sürekli geri çevrilmesinin kabahatini kendi yazdıklarında değil yayınevlerinin sallapatiliğinde arar ve tuhaf bir oyunla bunu ispatlamaya girişir. Sadece İngiliz edebiyatının değil, dünya edebiyatının temel taşlarından sayılan Jane Austen‘ın üç büyük romanını ufak
23 Çocuğa Kol Kanat Geren, Hayatı Mücadeleyle Geçmiş Bir Sanatçı: Turgay Tanülkü 1970 döneminde Ulucanlar Cezaevi'nde siyasi nedenlerle hapis yattım, 18 yaşımdaydım. Ve uzun dönem işkence gördüm, çocuğum olamayacak kadar ağır işkence gördüm. Bizim hayatımız hep bir dram. Çok mutlu olan bir kesimden değilim. Ankara'da liseyi bitirmiştim, hukuk
909 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.